Seçimler yaklaşıyor. Aysbergin görünen kısmı muhalefet ile iktidarın savaşı; dipler başka tabi; bu seçim Atlantik ile Avrasya’nın savaşıdır.
Uluslararası siyasette de ülkemizin konumunu yakından ilgilendiren bu seçim devlet ile milleti birbirinden ayırmaya çalışan, yurttaş yerine tüketiciyi isteyen, milli kaynakları küresel şirketlere peşkeş çekme arzusunda olan, milli orduyu üç bin yıllık kimliğinden uzaklaştırma stratejisini dayatan, ülke kara sularını Antalya körfeziyle sınırlandırma hedefinde hareket eden, milli savunma sanayisinin gelişmesini istemeyen, milli tarımı çökertme yolunda politikalar üreten, anayurdu etnik ve mezhepsel olarak ayırma eğiliminde ısrar eden, milli dili ve kültürü imha etme yolunda baskılar yapan, Cumhuriyet devrimleri ile genç kuşakların bağını koparmaya çalışan, Türkiye’nin jeopolitik avantajlarını perdeleme stratejisinde ilerleyen Atlantikçiler ile Milliyetçi, Halkçı, Devletçi; ekonomi, kültür ve dilde tam bağımsızlığı savunan, Türkiye jeopolitiğinin avantajlarına göre milli üretim ve tüketim politikaları belirleyen, milli tarih ve coğrafya bilinciyle hareket eden Avrasyacıların savaşıdır.
Konuya Türk Devlet Teorisinin muhteşem eseri Kutadgu Bilig açısından baktığımızda durum çok daha net bir şekilde anlaşılacaktır. Evrensel Kalem Ustası Yusuf Has Hacib 1070 yılında Kutadgu Bilig’te sağlam, güçlü, bağımsız devlet yapısının temel ilkelerini çağları aşan bir öngörüyle şu şekilde ortaya koyuyordu:
‘Bütün ve parçalanamayan bir yurt,
Güçlü bir ordu,
Tek yürek bir halk,
Ülke kaynaklarını halk için kullanma,
Sağlam kurumlar,
Güçlü yasalar ve yasa önünde eşitlik,
Yoksul yöneticiler, zengin halk,
İstişare kültürü,
Güçlü Devlet Aklı,
Erdemler’…
Ülke fotoğrafına bu mercekle baktığımızda; üzerinde durulan ilkelerin aksine Atlantik sistemi ve işbirlikçilerinin yurdumuzu Güneydoğu’da Özerk Bir Kültür Devleti, Doğu Anadolu’da bir Ermenistan ile parçalama, Ege ve Akdeniz’i Yunan etkisi altında tutarak bu denizlerin jeopolitik avantajlarını lehlerine çevirme; FETÖ/PKK ve diğer terör maşalarıyla ordumuzu zayıflatma , halkımızı etnik ve mezhepsel olarak ayrıştırma , ülkemizin yer altı ve yer üstü zenginliklerini, küresel firmalara paslama; zengin ve yoksul kütleler arasında makası açma, Cumhuriyetin kurumlarını teker teker yok etme; Cumhuriyet devrimlerini karalama; yasalara olan inancı yıkarak hukuku yozlaştırma, fikir beyanı ve örgütleme girişimlerini engelleme, devlet aklını perdeleme, erdemleri hiçe sayma, yurttaş yerine ego merkezli tüketici sayısını artırma paydasında stratejiler ürettiğini görüyoruz. Kutadgu Bilig merkezli Avrasya penceresini açtığımızda ise ‘Bölünmeyen bir yurt, güçlü bir ordu, kenetlenmiş zengin bir halk, erdem kökenli eşitlikçi bir hukuk sistemi, rasyonel devlet aklı, yıllara meydan okuyan dinamik kurumlar, tüketim yerine üretimi esas alan ekonomi modeli, istişare kültürü, Milliyetçi/Halkçı/Devlet’ ilkelerini görüyoruz…
Seçimin taraftarları ne mevcut İktidar ne de Altılı Masa’dır.
Saflar belirginleşmiştir.
Bu seçim Kutadgu Bilig Devlet Teorisiyle Atlantik cephesi arasında bir seçimdir.
Sağ, Sol fark etmeden tüm milliyetçileri Kutadgu Bilig cephesine davet ediyoruz…
Hangi cephedesiniz?