×

Kurumsal

Künye Kullanım Sözleşmesi Gizlilik Politikası Özel Üyelik

Haber Kategorileri

Gündem Ekonomi Sağlık Spor Türk Dünyası Kültür Sanat

Medya

Foto Galeri Web TV Canlı TV

Makaleler

Yazarlar Makaleler

Servisler

Seri İlanlar Firma Rehberi Biyografiler Nöbetçi Eczaneler Namaz Vakitleri E-gazete Faydalı linkler Puan Durumu Fikstür Anketler

Destek

Üye Ol Giriş İletişim

Gül Gülasem ATEŞ

İSRAİL'İ KİM KURDU...?

 

 

İSRAİL'İ KİM KURDU...?

Bu yazımda sizlere Siyonizm'in kurucularından, zulmün devletleşmiş hali İsrail’i dünyanın başına bela eden kim - kimlerdir onu anlatmak istiyorum.
Zulmün ayak sesleri çok eskiye dayanmaktadır. 1850’li yılların ortasından barbar avrupanın  yaptırımlarına dayanamayarak  Osmanlı devletine sığınanların sayısında büyük bir artış olmuştur. Bu göçler içerisinde en dikkate değer göç Yahudi göçüdür. 500 küsur yıl önce engizisyondan kaçan  onbinlerce Sefarad Yahudileri olarak bilinen Yahudiler de şiddetli  baskılar nedeniyle İspanya'yı terk ederek  Osmanlı devletine sığınır.Osmanlı göçe maruz kalan MİLLETLERİ imparatorluğun çeşitli yerlerine yerleştirirken, İmparatorluğa göç eden Sefarad Yahudiler ne hikmetse Filistin dışındaki toprakları tercih etmemişlerdir.  Bu GÖÇLERİN Filistin topraklarında bir Yahudi devletini kurmak için PLANLI Kurnazca yapıldığı düşüncesi insanın damarlarında ki kanı dondururken, yahudilerin şeytani zekalarını ayakta alkışlamak gerek. Yahudiler Hristiyan Avrupa’da yüzyıllarca dışlanarak yaşamıştır. 19. yüzyılda modernizmle beraber kilisenin katı tutumu zayıflamış; seküler zihniyetin öne çıktığı ideolojiler ve siyasi görüşler devreye girmiştir. Bu değişim neticesinde Hristiyanların Yahudilere muameleleri de yumuşamaya başlamıştır.



İsrail’i dünyanın başına bela Eden Kobra yılanı - DRACULA Ze'ev Jabotinsky veya Vladimir Yevgenyevich Jabotinsky denilen tam olarak kime kimlere hizmet ettiği belli olmayan Faşist bazen sosyalist maskeli kahpece oyunlara imza atan müptezel 1880 yılında doğmuş bir Rus Yahudi'siydi. Yüzyılın başlarında, o sıralarda yeni kurulan Siyonist hareketin aktif bir elemanı olarak ün kazanan DRACULA Jabotinsky Siyonizmin, milli devletleri olmayan Yahudilere Filistin'de vatan kurma projesinin baş mimarıdır. Rus yahudisi Siyonistlerin çoğu, komünist- sosyalist eğilimliydi. Jabotinsky ise sosyalizmden çok, Avrupa'da giderek yükselmekte olan faşizan akımlara ilgi duyuyor ve Siyonizm'i de öyle bir temele oturtmak istiyordu.

   ( Vladimir Zeev Jabotinsky )

Yıllarca Avrupa'yı dolaşarak cemaatleri Siyonizm'e kazandırmaya çalışmış, ancak Filistin'in Osmanlı egemenliğinde oluşu, Siyonist rüyasını çıkmaza sokuyordu. Dünya Savaşı, bu çıkmazın aşılması yahudiler için önemli bir fırsat oluşturmuştur. Osmanlı İmparatorluğu 1915 yılında Almanya yanında savaşa girdiğinde, Siyonizm kendisini karşı tarafta konumlandırdı.  Osmanlı'nın savaşa girdiğini öğrendiğinde Fransa'nın Bordeaux kentinde bulunan Jabotinsky, sonraları şöyle yazacaktı: “Bordeaux'daki o sabaha dek, sadece bir gözlemciydim... Türklerin hareketi, beni tek bir günde İtilaf devletlerinin fanatik bir savunucusuna dönüştürdü.” Bu “faşist vizyon” içindeki Jabotinksky, İngiliz hükümetini Osmanlı'ya karşı savaşmak için “Yahudi lejyonları” kurmaya ikna edinceye kadar sürmüştür.

(Yahudi Lejyonu Asker Alma Posteri. Sion'un Kızı: "Eski-Yeni Toprağın senin olmalı! Yahudi Alayı'na katıl." )

I. Dünya Savaşı’nın kaderini değiştiren cephelerden biri de şüphesiz Çanakkale Cephesidir. İtilaf Kuvvetleri emrinde, tamamen Siyonist gönüllülerden oluşan Siyon Katır Birliği İngiliz desteğiyle Filistin’de kendilerine yurt edinmek için bu savaşa katılmıştı. Siyon Katır Birliği’ne bağlı kuvvetler 25 Nisan 1915’de diğer tüm birliklerle birlikte Gelibolu yarımadasına çıktılar. İngiliz Dışişleri Bakanlığı, 2 Kasım 1917 Balfour Bildirgesi ile Çanakkale’de gösterdikleri üstün hizmetlerden dolayı Siyonistlere Filistin’de bir yurt vaad edince, çanlar artık Yahudiler için çalıyordu. Siyonistler, ilk defa yazılı bir bildirge ile istediklerini almış oldular. Bu bildirge, İngilizler tarafından 1948’de resmi olarak kurulan İsrail devleti için çok önemli siyasal bir gelişmedir.

Modern tarihin ilk Siyonist askerlerinden oluşan Siyon Katır Bölüğü.)


Bilindiği üzere 1948’de, Filistin topraklarında kurdurulan Yahudi Devletinde önce, dünyada hiç bir zaman Yahudi devleti mevcut olmamıştır, dolayısıyla da Yahudilere ait bir orduda yoktu. I. Dünya Savaşı’ndaki “Yahudi Lejyonu”, İspanyol İç Savaşı’ndaki “Botwin Bölüğü” ve II. Dünya Savaşı’ndaki “Yahudi Alayı”ndan önce üyeleri tamamen Yahudilerden oluşan, modern anlamda kurulan ilk askeri birlik günümüzde çok az kişinin bildiği ‘‘Siyon Katır Birliği’’dir. Bu birlik, 2000 yıllık Yahudi tarihinin “ savaşa katılan ilk askeri birliği” olma unvanını taşır. Kısacası Roma İmparatorluğu’nun Filistin’i işgal ederek Kudüs’ü ele geçirmesinden I. Dünya Savaşı’na kadar, Yahudiler herhangi bir askeri birlik oluşturmamıştır.
Sıkça kullanılan Siyon sözcüğünün anlamı “Kudüs”  - İsrail diyarı ''dır. Siyonizm ise Dünya’daki tüm Yahudileri Filistin’e toplama ülküsü Arz-ı Mev’ud - VAAD EDİLMİŞ TOPRAKLAR olarak tanımlanır.

Siyonizm'in ilk politik kurucusu Theodor Herzl )

Siyonizm, 19. Yüzyılın sonuna da kadar politik bir anlam ifade etmiyordu. Siyonizm'in ilk politik kurucusu Theodor Herzl, Fransa'da Yahudi karşıtı gösterilerden çok etkilenerek  1896'da 'Yahudi Devleti' adlı kitap yazar. 1897'de yaptığı çağrı üzerine 1. Siyonist Dünya Konresi'ni İsviçre'nin Basel şehrinde topladı. 

1897 yılında İsviçre'nin Basel kentinde 29 Ağustos - 31 Ağustos tarihleri arasında düzenlenen Birinci Siyonist Kongrede Siyonist Teşkilâtı olarak kuruldu. Bu kongre hemen her sosyal tabakadan Yahudi’yi aynı çatı altında toplayarak ufak çaplı bir Yahudi akımı oluşturmuştur.

Dünya Siyonist Teşkilatı’nın temeli bu kongrede atılmış, kendisi de başkanlığını yapmıştır. Kongrede "Ben bugün burada Yahudi Devleti'ni kurdum, ancak bunu yüksek sesle söylersem bütün dünya güler. Fakat beş sene içinde ya da elli sene sonra bunu herkes böyle bilecektir." demiştir. Ayrıca kongrede kurulması planlanan Yahudi Devleti'nin sınırlarını da belirtmiştir.

Yahudi ırkçılığını kutsallaştıran Siyonizm, Nil nehrinden Fırat’a kadar olan topraklar üzerinde zulmün vahşetin terörün ayak seslerinin yankılanacağı bir devlet projesidir.


İngiliz ordusu bünyesinde oluşturulan Yahudi birliği, Filistin cephesinde Osmanlı ordularına karşı savaşmış İngiliz General Allenby'nin Kudüs'e giren birlikleri arasında, Jabotinsky'nin sosyalist Siyonistleri de vardı. Faşizme doğru 1920'li yıllarda, Jabotinsky, sosyalist çizgideki Dünya Siyonist Örgütü'nden (DSÖ) ayrılarak yeni bir bağımsız hareket kurdu. Adına “Revizyonist Siyonizm” deniyordu. İdeolojisi, sosyal Darwinist ve militaristti. Jabotinsky, Yahudilik'in geleneksel ahlaki değerlerine pek sıcak bakmıyor, örneğin Tevrat'taki “komşunu kendin gibi seveceksin” hükmünü eleştirerek şöyle diyordu: “Günümüz ahlak kuralları içinde çocuksu hümanizmin etkisi yoktur.

 

Dünya siyasal yaşamını şekillendirecek olgu, parçala ve yut sadece ve sadece faşizan güçtür. Komşusu ne kadar iyi ve candan olursa olsun, ona inananlar aptaldır.” Jabotinsky, Filistin'e yapılan Yahudi göçüne kısıtlamalar koyan İngiltere'ye karşı sert bir mücadele yürütülmesini savunan terör eylemleri nedeniyle bir dönem hapis yattı. Britanya'dan uzaklaşıp, dönemin yükselen yıldızı olan faşist İtalya'ya yaklaşarak Mussolini'yi övmeye başladı. İki taraf arasında kurulan ilişkiler sonucunda, Jabotinsky'nin Yahudi milis örgütü “Betar”, Kasım 1934'te İtalya'nın Civitavecchia kasabasındaki bir eğitim kampında misafir edildi. 1936 yılında Mussolini'nin de ziyaret ettiği kampta, faşist İtalya'nın “Kara Gömlekliler” adlı paramiliter sokak çeteleri, Betar üyesi Yahudilere askeri eğitim verdiler.

Faşist İtalya'nın “Kara Gömlekliler” adlı paramiliter sokak çeteleri.. )

Bu eğitimin “başarısı”, Filistin'deki İngiliz ve Arap hedeflerine düzenlenen kanlı saldırılarda kanıtlanacaktı. Faşizan ideolojisi ve bağlantıları nedeniyle, Vladimir Jabotinsky, zamanla ilginç bir lakap kazandı: “Vladimir Hitler”.   
Jabotinsky 1940'ta öldü. Ancak kurduğu “sağ kanat Siyonizm” büyümeye devam etti. Onun en büyük öğrencisi olan Menahem Begin'in Irgun adlı örgütü, 1940'lı yıllarda Filistin'deki Araplara ve kendilerini durdurmak isteyen sağ duyulu İngiliz yönetimine karşı terörist bir savaş başlattı. 22 Temmuz 1946'da Irgun militanları, Kudüs'teki King David otelini havaya uçurarak, 91 asker ve sivili öldürdüler.

Kudüs'teki King David oteli )

Bunların bir kısmı İngiliz, bir kısmı Arap, bazıları ise Yahudi'ydi! 9 Nisan 1947'de Irgun militanları bu kez Deir Yassin adlı Arap köyünü bastılar ve köydeki 254 masum insanın hepsini, kadın çocuk ayrımı yapmaksızın öldürdüler.

Eli kanlı Irgun'u bile “fazla yumuşak” bularak ondan ayrılan “Lehi” adlı fraksiyon ise İngiliz düşmanlığında o kadar ileri gitti ki, Nazi Almanya'sı ile ittifak arayışına girdi. Lehi'nin önde gelen isimlerin biri ise Yitzhak Şamir adlı bir teröristti. 1948'de İsrail kurulduğunda, Irgun ve Stern'in terörist kadroları, İsrail ordusuna katıldılar. Menahem Begin ve Yitzhak Şamir gibi liderleri ise Herut adlı bir siyasi parti kurarak meşru siyasi aktörler olarak karanlık dehlizlerden yerüstüne çıktılar. 1977 seçimleri eski terörist Mehahem Begin'i başbakanlığa kadar taşıdı. Begin hükümetinde savunma bakanı olarak ve 1982'deki Lübnan işgalini bizzat yöneten bir katili bir zavallıyı anmadan geçmek olmaz, adı Ariel Şaron.



Ariel Şaron kimdir?

Şaron 1928'de O zamanlar bu topraklar İngiliz mandası altında olan
Filistin'de doğmuş, genç yaşta insanlık dışı vahşi hayvani güdülerini gelişmesine katkıda bulunan Yahudi askeri yeraltı örgütü Haganah'a katılmıştır. 1967 ve 1973 savaşlarındaki tutumuyla İsrailliler için kahraman savaşçıydı, Filistinliler için adi bir KASAPTI O..


Aynı zamanda 'Buldozer' lakabıyla da anılan Ariel Şaron, İsrail ve Orta Doğu'nun siyasi sahnesine damgasını vurmuş bir zalimdi ve
Begin hükümetinde savunma bakanı olarak ve 1982'deki Lübnan işgalini bizzat yönetti. İşgal sırasında yaşanan korkunç Sabra ve Şatilla katliamı; Şaron'un, bu iki kampın etrafını çevirip, içerdeki Müslüman Arapları katleden otoriter- faşist Falanjistlere “buyrun, katliam yapın” demesiyle gerçekleşmişti. Ve Ariel Şaron, “Lübnan kasabı” olarak dünya tarihe geçti. Demirden Duvar   Şaron, 2000 yılında yeniden sahneye çıkarak, Mescid-i Aksa'da bir provokasyon yapıp “İkinci İntifada”yı körükledi. Oluk oluk akan kanlar, onu İsrail'in başbakanı yaptı.

Şimdi Bu gün daha fazla kan akıtarak şiddet ve ölüm üzerine kurulu bir siyasete adım attılar. Bu siyasetin kökeni ise, aslında Vladimir Jabotinsky'nin 1920'lerde geliştirdiği “Demirden Duvar” doktrinine dayanıyor. “Demirden Duvar” Filistin'in İsrail toprağı haline gelmesini engelleyebilecek her şeyin imha edilmesidir. Faşizan hedef, Filistinlileri öldürerek, ezerek, fakirleştirerek, liderlerini ortadan kaldırıp etnik temizlik yaparak Filistin halkını tümüyle umutsuz bırakmaktı.

 

 
8 yıldır komada olan İsrail eski Başbakanı Ariel Şaron  85 yaşında ÖLDÜ. )
 

Holokost nedir bilir misiniz?
Holokost; Adolf Hitler Nazi Almanyası döneminde, Heinrich Himmler'in liderliğindeki SS güçleri tarafından işgal edilen sınırlar içerisinde yaklaşık 6 milyon Yahudi'nin sistemli bir şekilde öldürüldükleri soykırımdır.. Bu soykırım iddialarının gerçek olmadığını, Holokost’un Yahudilerin Filistin’e göçünü kolaylaştırmak için Siyonistler tarafından tertiplenmiş bir komplo olduğunu, soykırım yalanının temelini oluşturan gaz odası olarak bilinen yerlerin, tifüs hastalığına yakalanan Yahudilerin iyileştirilmesi için kurulan revirler olduğunun sonradan ortaya çıktığını, bazı Yahudi tarihçi ve yazarlara göre ölenlerin büyük bölümü alınan tüm önlemlere rağmen tifüsten dolayı hayatını kaybeden Yahudiler olduğunu, Savaş sonrasında altı milyon dedikleri ölü sayısı sadece birkaç yüz binden ibaret olduğunu, Hitler’in tek başına iktidar olmasın da “Siyonist Yahudi kökenli medya, finans ve endüstri devlerinin parasal desteği”ne borçlu olduğunu, Nazilerin Avrupa’daki sözde ölüm kampları ve gaz odalarına naklinden sorumlu Adolf Eichmann’ın esas vazifesinin de gizli bir Yahudi göçü yürütüp savaş yıllarında 250 bini aşkın insanın Filistin’e intikalini sağlamak olduğunu biliyor muydunuz! ?


Velevki Yahudiler soykırımı yaşadı. Millet olarak kendi yaşadıkları vahşeti işgal ettikleri topraklarda yaşayan insanları anayurtlarından türlü türlü faşizan bahanelerle çoluk çocuk demeden kıyım yaparak mı yad ediyorlar. Şimdi kan gölüne dönmüş topraklar da elbet umut güneş gibi doğacak elbet Allah’ın rahmeti kutsal toprakları kuşatacak
Filistin ANKA KUŞU gibi küllerinden yeniden doğacak.

"Çatlasa dünyanın sabır taşları,
Dürülür defteri zulümün bir bir.
Elvan elvan çiçek açar sabahlar, Bugün olmazsa yarın birgün mutlaka
"
Her doğum öncesi elbette sancılı olacak, inşallah FİLİSTİN toprakları ESARET ZİNCİRİNDEN KURTULACAK.


“Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.”
( Mâide Suresi / 51 Ayet )

Gül Gülasem ATEŞ

 

YORUM YAPIN