×

Kurumsal

Künye Kullanım Sözleşmesi Gizlilik Politikası Özel Üyelik

Haber Kategorileri

Gündem Ekonomi Sağlık Spor Türk Dünyası Kültür Sanat

Medya

Foto Galeri Web TV Canlı TV

Makaleler

Yazarlar Makaleler

Servisler

Seri İlanlar Firma Rehberi Biyografiler Nöbetçi Eczaneler Namaz Vakitleri E-gazete Faydalı linkler Puan Durumu Fikstür Anketler

Destek

Üye Ol Giriş İletişim

Gül Gülasem ATEŞ

İNSAN ŞEYTANLARI..!

İNSAN ŞEYTANLARI..!

Şimdilerde,YERYÜZÜ - GÖKYÜZÜ birbirine karışmış  her yer  karanlık, her yer barut kokuyor.
 Bir zamanlar denizlerin mavisi insanları heyecanlandırırdı. Bir zamanlar toprak yalnız onurlu insanlar için meyve verirdi. Bir zamanlar Tiran'lar ülkeleri şovence işgal etmemiş, yürekler köleleştirilmemişti. Hüzün mevsiminde hazan yemiş, buz gibi bir Ekim gecesi düne dair ne varsa dinozorların ayakları altında ezildi. Sevdalar salyangozlara yüklenip  hüzünler adasına fırlatıldı. Papağanlar konuşmayı unutmuş, çığlık çığlığa tutunacak bir dal ararlarken, sonik bir patlama sonrası,  FAŞİZAN kuklacılar HAYAT ormanını küstah bir gülümsemeyle ateşe verdiler. Nefislerine köle olmuş çığırtkanlar zulmün bekçiliğini yaparken, ÜÇ MAYMUNU oynuyordu narkoz yemiş hümanist bozuntusu ! dünya..

Ey Firavunun  adamları;  kanserli hücre gibi pervasızca yayıldığınız her yer, kumdan yaptıklarınız - taptıklarınız her ne varsa elbette bir gün üzerinize kütleler halinde teker teker yıkılacak, elbette altında kalacaksınız. Düşleri sele kapılmış sular altında kalmış çocukların kadınların çığlıkları dağları ovaları hallaç gibi döverken, rüzgârlı tepelerin don yemiş beton ağaçları, yaban Atlarına yenik düşerken, NEMRUT gibi taşlaşmış  yürekli adamlar utanmadan dünyaya maval okuyorlar. Keşke akletseler, Nemrut'u topal bir sivrisinek cehenneme yolladı.

 Kim küstürdü ? Seni HANZALA ..

 

Kıyamete beş kala, özgürlük  hayallerini kahpece tuzağa düşürüp, dipçikleyerek  öldüren hayvansal gövdeler, kan ağlayan mazlumlara  taş atarken,  bostan korkuluklarına dönüşüp çamura saplanacaklar.
Kainatta her zerrennin gözyaşları sel olmuş oluk oluk akarken,  sağır kulaklı gergedanlar ,karanlık ormanlarda üniformalı yılanlarla kolkola dolaşıyor, postallar kanlı izlerini bırakıyordu zincire vurulmuş paslı sokaklarda.

Siz, evet siz nasıl da mutlusunuz, oysa bu gece çıldırmışçasına ağlamalı dövülmeli dizler hunharca.
Siz, evet siz dönüp bakmadınız oluk oluk akan kızıl ırmaklara, dönüp bakmadınız! Kızıl topraklara.
Meğer ki ne büyük yalanmış hümanizm ne büyük yalanmış şeytanlaşmış insanları dost bellemek.
Siz, evet siz karşı taraftakiler, ölü yürekli beyinsizler, dünyayı yönettiğini zanneden zerzevat, evreni keşfetmeye çıkan insan müsvetteleri
hepiniz ırmağı bulandıran korkak sıçanlarısınız.

Ve o gün geldiğinde fısıldaşarak konuşanları bile yutacak şehrin ejderhaları. Küf kokan kalabalıklar, yorgun bitmiş omuzlarında taşıyacaklar kokuşmuş tabutlarınızı.
Artık ressamlar zemheri yemiş fırçaların renklere saldırılarını, kara kefen giymiş kelimelerle izleyecekler. Maskeli bozgun yemiş Işıltılı elbiseler lağım çukuruna dünden düşmüş, sözde büyük gölgeler şimdi devleşen gölgelerle kavgalı. Artık son sürat soytarı övgücüler, cücelerin dev olduklarını ispat etmek adına karanlığa saklanmış şaklabanlar eşliğinde tellallık yapıyorlar.


Karşı kıyıda zulmün postal sesleri gıcır gıcır gıcırdarken, uyuyan dünyanın ayakları kördüğüm olmuş rap rap yerinde sayıyordu.  ŞİMDİ HER YERDE su gibi içkinin tüketildiği kutlamalar yapılıyor. Elbette gece gündüze, gündüz gece geçecek ve Maskeler düşecek. Dumura uğratılan  İnsan ŞEYTANLARI yana tutuşa, çığlık çığlığa sığınacak GARGAT ağacı arayacaklar.


ŞİMDİ renkleri öldürüp kaza süsü verenleri avuçları patlarcasına alkışlayan güruhun ciğerlerinden, keskin idrar kokusu yayılıyor yeryüzüne.
İnsan yiyen o korkunç ülkenin çıkmaz sokaklarında çocukları öldürüp kaza süsü verenler, bu gece zebaniler eşliğinde kaygan zeminde patinaj yapacaklar.
Tefecilerin paslı kafesleri parçalandı artık. Her köşe labirent.
 


   Gül Gülasem ATEŞ


 

YORUM YAPIN