×

Kurumsal

Künye Kullanım Sözleşmesi Gizlilik Politikası Özel Üyelik

Haber Kategorileri

Gündem Ekonomi Sağlık Spor Türk Dünyası Kültür Sanat

Medya

Foto Galeri Web TV Canlı TV

Makaleler

Yazarlar Makaleler

Servisler

Seri İlanlar Firma Rehberi Biyografiler Nöbetçi Eczaneler Namaz Vakitleri E-gazete Faydalı linkler Puan Durumu Fikstür Anketler

Destek

Üye Ol Giriş İletişim

Yusuf DURU

HAZRETİ DANYAL ALEYHİSSELAM VE 7 ASLANIN HİKAYESi İLE AFGANİSTAN'A BAKIŞ

Evet dünyanın hiç beklemediği bir anda ABD başkanı Biden’in seçim taahhütlerinden biri daha gerçekleşti ve seçim konuşmalarından birinde “oradaki oğullarınızı ve kızlarınızı size geri getireceğim” diye taahhüt ettiği Afganistan’daki birliklerini geri çekti.

Pakistan Müslüman bir devlet olması hasebiyle ya da en azından dünyaya verdiği bu görüntüden dolayı elbette islam dünyasındaki devletler bu gelişme karşısında hiçte ummadıkları, beklemedikleri görüntülerle beraberinde sıkıntılarla karşı karşıya kaldılar.

Sınırımıza dayanan ve sığınmacı veya mülteci Afganistan'lı göçmenlere baktığımız zaman gerçekten şunları düşünmeden edemiyoruz.

Bu adamlar ellerini kollarını sallaya sallaya geldiler.

Sanki binlerce kilometre uzaktan değil de bir günlük yoldan gelmiş gibi dinç ve sağlamlar.

Ellerinde bir poşet bile yok

Yanlarında ne çocukları var ne kadınları.

Hepsi 18 / 30 yaş arası Anadolu tabiri ile fişek gibi güçlü kuvvetli, pazulu, baldırlı gençler.

Neden bunlar Türkiye’ye böyle çok rahat bir şekilde geliyor ve neden Türkiye’de gelir gelmez olaylara, tedhiş eylemlerine ya da ferdi kavgalara karışıp infiale yönelik çalışmalar yapıyor?

Tüm bunları bir araya topladığımız zaman yine ülke üzerinde bir oyunla karşı karşıya mıyız sorusu aklımıza gelmiyor değil.

Afganista'nın içindeki durum daha da vahim. Bakın bunu Büyük Selçuklu Veziri Nizamülmülk ve devrin sultanı Melikşah arasında geçen bir konuşmada anlatılan hikaye ile detaylandırmaya çalışayım.

Vezir Nizamülmülk Selçuklu Sultanı Melikşah sarayın bahçesinde ağaçların arasında gezip devlet işleri ile ilgili sohbet ederlerken konu devrin terör örgütü ve yöneticisi Hasan Sabbah’a, dailerine, haşhaşilere gelir.

Sultan Melikşah vezirine “Lala bilirsin, ben bu mel’un herife ağır hakaretlerle dolu bir mektup göndererek derhal kendine çeki düzen vermesini aksi halde yer götürmez ordum ile gelip kalesini başına yıkacağımı söylemiştim.

Ancak o bana gönderdiği cevapta bütün yaptıklarının Cenabı Hakk'ın yoluna uygun olduğunu, Abbasilerin Eba Müslim Horasani’yi öldürmelerine ve gerçek islamın yolundan saptıklarına yönelik çalışmalar yaptığını belirtiyor. Halbuki Batıniler Kuhistan ve Taberistan bölgelerini işgal edince kendi yollarına uymayan ve kendilerine karşı olanlara olmadık zulmü ediyorlar. Sözleri başka, halleri başka. Etrafa meczup dervişleri ile dehşet saçıyorlar. Ben bunların tutumlarına bir mana veremiyorum ve devletim için de endişe duyuyorum vezir'' der.

Nizamülmülk biraz düşündükten sonra;

“Sultanım size geçmişten ibretlik bir hikaye nakledeyim. Bu husustaki kanaatimi de bundan sonra bildireyim'' der ve başlar anlatmaya.

Milattan yedi yüz yıl kadar evvel yaşadığı rivayet edilen İsrailoğullarına peygamber olarak gönderilen Hazreti Danyal aleyhisselam kavminden ziyadesi ile eziyet görmüş peygamberlerden biridir. Ahlaklı, dürüst ve temiz yaşayan bir insandır. Kaynaklara göre Milattan önce 600 lü yıllarda Babil krallarından olan Buhtunnasır tarafından Kudüs'ten Babil'e götürülen esirler arasındadır. Herkesin kendisine saygı gösterdiğini gören Buhtunnasır'ın adamları Danyal Aleyhisselamı krallarına aktarırlar. Rüya tabiri konusunda usta ve ayrıca remil ilmine de vakıf olduğu öğrenilince kral Buhtunnasır'ın rüya yorumcusu ve danışmanı olur. Ancak bugün olduğu gibi o günde fitneci ve çekemeyen kalbi karışıklar Danyal aleyhisselamı krala şikayet ederek gözden düşürürler. Nihayet günlerce aç bırakılmış yedi aslanın konulduğu bir çukura atmaya karar verirler. Büyük bir çukur kazılır, aslanlar oraya bırakılır. Hepsi devasa ve günlerdir açtırlar. Hatta neredeyse birbirlerine saldırıp parçalayacak gibi kükremekte ve hırlamaktadırlar.

Tüm devlet erkanı, kralla birlikte merasim elbiselerini giyerler, hapiste olan Danyal Aleyhisselamı getirirler çukurun başına ve içine girmesini isterler. O sadece tebessüm eder, gökleri inceler, sonra başını önüne eğip gözlerini yumar bir müddet bekledikten sonra “Bu çukura inmem ve buradan sağ çıkmam sizleri hidayete erdirecekse inerim” der ve aşağıya sarkıtılmış olan tahta merdivenden çukura iner. O ana kadar sürekli kükreyen ve açlıktan birbirlerine saldıran aslanlar bir anda kuzu kesilirler, Danyal aleyhisselamın ellerini koklar, yelelerini onun ayaklarına sürerler ve yedisi birden uysal bir kedi gibi ayaklarının dibine çöker onun kendilerini sevmesini isterler.

Seyredenler heyecandan birbirlerini ezerler neredeyse. Bu olay üç kez tekrarlanır ve üçünde de aslanlar Danyal Aleyhisselamın yanında kedi misali uysal ve sessiz kalırlar. Danyal Aleyhisselama ait olduğu söylenen yedi aslanlı tasvirde bu yüzden böyle resmedilmiştir.

Bunlar sultanım birer ibret ve temsildir. Bu olayda Hazreti Danyal Aleyhisselam Hakkı temsil eder. Yedi aslan ise insandaki yedi farklı duyguyu. Zulmü, aşırı istekliliği, hırsı, hakkı unutmayı, kibri, ihaneti, servete güvenip kendinden aşağıdakilere karşı mağrur olmayı ve dünyalık servete herşeyden çok güvenmeyi.

Her kim ki Zatı Uluhiyeti ile Rabbini unutursa yedi aslanın durumunda olduğu gibi Hakkın aslanı karşısında sessiz kalır. Her kim hakikat yolundan ayrılır ve yedi aslanın temsil ettiği duygularda yoğrulur ve sonu firavunlar gibi olur. Zahiri kuvvet içinde bulunduğu zamanda firavun gibi belli bir süre imkan tanır ise de, taşıyan insanı helak eder, kendisinden sonra da lanetle anılmasına sebebiyet verir. Gerçek kudret ise Rıza-i iİlahi ile hareket ederek hakikat eri olmak yolunda ilerleyip hükümdar olduğu ülkenin halkına adalet, merhamet ve şefkatle davranmasını gerektirir.

Sultan Melikşah bu sohbetten çok etkilenir ve sonraki hayatında hep hakikatın temsilcisi ve Hakkın sadık bir neferi olma yolunda çaba sarfeder.

Şimdi gelelim bugünümüze. Basın yayın organlarından görüyoruz. Afganistan'da yaşanan hadiseler gerçekten insanlık dramı. İnsanlar evlerini, işlerini, bankadaki paralarını, arsalarını, tarlalarını dahası varlık olarak bu güne kadar biriktirdikleri her şeyi geride bırakıp sadece canlarını kurtarma telaşı ile ülkeden, özellikle de başkent Kabil'den kaçmaya çalışıyorlar.

Peki Taliban diye bize lanse edilen insanlar kim? Neden böyle bir harekete kalkıştılar ve bu hale nasıl geldiler?

Basit ve kısa bir bilgi araştırması ile kirli bir dünya olan internet üzerinden her türlü detaya ulaşabileceğiniz için sevgili okurlarım, burada detaya girip kafanızı şişirmek istemiyorum. Değinmek istediğim konu başka çünkü.

Yaklaşık yirmi yıldır aktif silahlı mücadele ile ABD tarafından beslenen ve ilk hedefleri, diğer terör örgütlerinde ve düzensiz birliklerde olduğu gibi Amerika olan Taliban, talebeler topluluğu hareketi olarak islami devlet kurma sevdasıyla ortaya çıkmış Peştular'dan oluşan bir grup. Peştular Afganistan'ın % 40’lık bir nüfusunu oluşturuyor. Taliban'ın şu ana kadar bilinen 75.000 ile 100.000 kişilik bir askeri kuvveti mevcut. Tabi son gelişme ile kendi saflarına çektikleri genç ve orta yaşlıları dahil etmiyoruz.

Peki nasıl bu hale geldiler. Elbette bölgedeki güç dengesini lehine çevirmek, yaptığı zulmü, işkenceyi, ahlaksızlığı örtmek, bölgeye müdahale ederek coğrafi tüm zenginlikleri, tarihi mirasları, kültürel mirasları yer altı ve yer üstü kıymetli madenleri sömürmek adına bölgeye gelerek yapacağı araştırmaya ve bölgede kalmasına haklı gerekçe oluşturmak isteyen batının, dahası ABD’nin beslediği, eğittiği, stratejik olarak fikir babalığını yaptığı Taliban, ABD’nin desteği ile bu hale geldi.

Tabi bu arada bölgedeki güç dengesini lehine çevirmek isteyen ya da ABD ye karşı aktif mücadeleyi açıktan veremeyeceğini bilen Rusya, Çin ve benzeri diğer devletlerde Taliban içinden kopan bazı grupları besleyerek, dengeyi kurmaya, söz sahibi olmaya çalıştılar. Böylece bölgede kaos, kargaşa ve terörle geçen yaklaşık otuz yıllık bir süreç meydana geldi.

ABD son başkanlık seçimlerinde Biden, meydanlarda Afganistan problemini tamamen halledeceğini ve oradaki askerlerini çekeceğini, hatta gerekirse büyükelçiliğini bile kapatacağını ve çalışanlarını güvenli bir şekilde ülkelerine geri getireceğini garanti ederek taahhüt etti.

Amerika orada baskın güç olarak tüm şehirleri koruyan, Taliban'ın önünde varlığıyla büyük bir set görevi gören, gerekirse Birleşmiş Milletlerden aldığı yetki ve güç etkisiyle gerekli askeri müdahaleyi karadan ve havadan yapabilecek bir güç olarak denge unsuru mahiyetinde bulunuyordu.

Çekilince meydan Taliban'a kaldı ve tüm şehirler on gün gibi kısa bir süre içinde Taliban tarafından kontrol altına alındı ve şu anda hepimizin seyrettiği kaos yaşanmaya başlandı.

Dün ABD nin emir eri gibi vazife yapan, akrabalarını, komşularını, devlet yetkililerini, yakın uzak tüm çevrelerinde ABD karşıtı kim varsa ispiyonlayan, yukarıdaki hikayede anlattığımız gibi Hak ve Hakikat çizgisinden sapan, güce tapan ve gücün kendilerini her zaman koruyacağını düşünen yerli halktan bir çoğu sükutu hayale uğradı. Çünkü ABD onları yalnız bıraktı. En büyük korkuları ise Taliban'ın daha önce küçücük mevzulardan dolayı yaptığı zulümlerin henüz hafızalardan silinmemiş olması. O yüzden dün ABD yandaşı olan ama bugün yine ABD tarafından yalnız bırakılan yerli halk canını kurtarmak için ülkeden kaçıyor.

Ülkemize gelen Afganlıların durumu ne olacak? Bunu zaman gösterecek. Devletin alacağı tedbirler, yetkililerin atacağı adımlarla bunu hepimiz birkaç ay içinde göreceğiz. Ama korkum o ki, tüm Arap Yarımadasına, sırf kendi güçlerini kabul ettirmek ve sömürebilmek için yaydıkları ve Arap Baharı diye isimlendirdikleri ayaklanma senaryolarını Türkiye’ye de uygulamaya kalkmaları.

Gerçi 15 Temmuz kalkışması ile bunu denediler ve cevaplarını aldılar ama dün kullandıkları figüranların kaybedecek çok şeylerinin olduğunun ortaya çıkması bu kalkışmanın başarısızlığında ana unsur olarak düşünüldü. Bugün ülkeye sokulan mültecilerin kaybedecek hiçbir şeylerinin olmaması ve Şer güçlerin kendilerine taahhüt ettikleri daha iyi bir yaşam, çok para, çok iyi imkanlar, belki kadın, belki müreffeh bir hayat özlemiyle işaret ettikleri, istedikleri her şeyi yapabilecek kadar çılgın ve gözü dönmüş bir güruhun karşımızda durmasıdır.

Peki Taliban bir ülkeyi yönetmeye hazır mı? Kadrosu var mı? Dünya siyasetini ve yakın komşularından başlayarak tüm dünya devletleri ile siyasi, ekonomik, içtimai her alanda ilişkiye girebilecek, sürdürebilecek ve ülkeyi yönetebilecek beyin insanları var mı? Bunu da zaman gösterecek. Çünkü yaklaşık yirmi beş yıldır sahada sürekli savaşan ve kayıplara uğrayan, kendi içinde bile birliği sağlayamamış, bölünmüş, parçalanmış, farklı fraksiyonel görüş ayrılıklarına düşmüş, gruplara bölünmüş olan Taliban'ın ne kadrosu, ne ülkeyi yönetebilecek bir devlet aklı, ne devlet başkanlığı yapabilecek nitelikte devlet terbiyesi almış idarecisi yok.

Hepsi silahlı mücadele içinde yetişmiş, sadece intikam duygusuyla hareket eden, öldürmeye ve yok etmeye odaklı, kendi kültürel görüşlerini İslamın kuralları imişcesine topluma lanse edip kabul ettirmeye çalışan ve bunu da şiddetle yapan gerçekten çok garip bir güruh. Bunların ki ne islam şeriatını yeniden ayağa kaldırmak, ne devleti şeriat düzeni ile yönetmek, ne Kur’anı Kerim'i anayasa olarak kabul etmek.

Sadece güçlerini göstermek, yıllardır yaşadıkları sıkıntılı hayatın içlerine bıraktığı tüm bastırılmış duyguları açığa çıkararak hırsla, kin ve öfkeyle besledikleri intikam duygularını harekete geçirip karşılarında olan herkesi baskı ile susturmak, gerekirse öldürmek ve tam anlamıyla bir istibdat rejimi kurarak sözde dünyaya devlet olduklarını göstermek.

Allah mazlum Müslüman Afganlıların yardımcısı olsun. Türk yetkililere de Rabbim akıl iz’an ve feraset versin. Çünkü gidişat hiç iyi değil. Henüz Suriye'den gelen mültecileri tam olarak hazmedememiş, kabullenememişken, bir de gözlerinde korku olmayan, her şeyi yapmaya hazır, birileri tarafından beslenen ve bilenen Afganlı mülteciler çıktı.

Rabbim ülkemin de geleceğini korusun inşallah. 


YUSUF DURU 


YORUM YAPIN