×

Kurumsal

Künye Kullanım Sözleşmesi Gizlilik Politikası Özel Üyelik

Haber Kategorileri

Gündem Ekonomi Sağlık Spor Türk Dünyası Kültür Sanat

Medya

Foto Galeri Web TV Canlı TV

Makaleler

Yazarlar Makaleler

Servisler

Seri İlanlar Firma Rehberi Biyografiler Nöbetçi Eczaneler Namaz Vakitleri E-gazete Faydalı linkler Puan Durumu Fikstür Anketler

Destek

Üye Ol Giriş İletişim

Gül Gülasem ATEŞ

HANZALA..!

 

 

HANZALA..!

    Filistinde öldürülen binlerce çocuğun abisidir HANZALA. Hanzala bilinmeyen zaferlerin çoğulu, HANZALA Filistinin taa kendisidir. 

Hanzala öyle bir çocuk ki tam 53 yıldır 10 yaşında ve doğduğu yer olan Filistin'e geri dönene kadar da zaman onun için donmuş ve tarihin küflü sayfaları çığlık çığlığa, umutla Hanzalanın geri dönüşünü bekliyor.

HANZALA, ayakları çıplak, sırtı dönük üstü başı kirli yorgun yapayalnız ve tüm dünyaya sırtı dönük. Bu çocuk özgürlüklerini maddeye tapan umursamaz insanların, işgale ses çıkarmayan ülkelerin halkların, İsrail'in ve tüm sömürgeci zihniyetli devletlerin karşısındayken ülkelerinden zorla kovulan, başka ana yurtlarında baskı gören mültecilerin, zorda kalmış insanların hep yanında hep sırtı dönük duruyor.
Peki Hanzala’nın neden bize - dünyaya sırtı dönük? Bu soruya Hanzalayı çizimleriyle dünyada sembolleştiren isim babası karikatürist Naci el-Ali şöyle cevap vermişti.
“HANZALA Filistinliler; saygınlıklarını özgürlüklerini tekrar geri kazandıklarında yüzünü insanlığa dönecektir. ” Ellerini arkada kavuşturmasının nedenini ise El Ali şöyle anlatıyor: “Bize Amerikan usulü çözümlerin sunulduğu bir zamanda, Hanzala'nın ellerini arkada kavuşturması bir reddin - karşı koymanın ifadesidir.”



Filistinli Naci-el Ali Dünyanın en yetenekli karikatüristlerinden birisidir ve oluşturduğu çizgi karakter Hanzala ile tüm dünyaya meydan okumuştur.
Hanzalanın isim babası Naci-el Ali 1936 yılında  Filistin’in kuzeyinde, Taberiye ile Hz. İsa aleyhisselamın memleketi Nasira arasındaki Şecere köyünde çiftçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir.

 

Onun ailesi İsrail'in kurulduğu 1948 yılında Filistinlilerce "Nekbe" (Büyük Felaket) olarak adlandırılan süreçte evlerinden sürülen yaklaşık 1 milyon Filistinliden sadece birisidir. Henüz 12 yaşlarında Filistin'den zorla çıkarılan Ali ve ailesi Lübnan'ın güneyinde acımasız hayat şartları diz boyu yokluğun hüküm sürdüğü Ayn el-Hulve mülteci kampında hayata tutunmaya çalıştılar. Lübnan’daki Ayn el-Hilve mülteci kampında ilköğretimini tamamladı.  Çocukluğunu zor şartlarda mülteci kamplarında geçiren Naci el-Ali Sabra ve Şatila katliamlarına da birebir tanık oldu. 1960 yılında Beyrut Güzel Sanatlar Akademisine kaydoldu ve resim dersleri almaya başladı. Aynı zamanda Arap milliyetçiliği hareketine üye olan Naci el-Ali bu gerekçeyle Lübnan ordusu tarafından tutuklandı ve akademiyi bırakmak zorunda kaldı.
Tıpkı binlerce Filistinli ailenin olduğu gibi. Siyaseti davasının bir parçası olarak gören Naci el-Ali eleştirilerini kalemiyle ortaya koymaktan çekinmedi ve bu nedenle defalarca tutuklanıp soğuk hücrelerde hayatının resimlerini çizerek karikatüre hapishane hücresinde başladı..!


Karikatür yolculuğuna hapishane hücresinde başlayan Ali, İsrail güçlerince tutuklandığı zaman hapishane duvarlarını çizimlerle doldururken, Lübnan ordusu kendisini tutukladığında da aynı duruşu sergileyen kocaman yürekli bir genç adam olarak tarihe adını yazdırdı. 1962 yılında dönemin ünlü yazarlarından Gassan Kanafani Naci el-Ali’nin resimlerini keşfetti ve Lübnan’ın önemli Gazetelerinden biri olan el-Hurriyye gazetesinde Naci el-Ali’nin ilk karikatür ve yazıları yayımlandı. Bundan sonra Tali’a dergisinde editörlük yapan Naci el-Ali’nin karikatürleri halk tarafından da çok beğenildi.
Babasının 1963'te Kuveyt'teki "Et-Talia" dergisinden iş teklifi almasıyla bu ülkeye taşınan Naci el-Ali, Filistin ve Orta Doğu'daki gelişmelerle ilgili giderek daha politik eserler çizmeye başlar.

 


Hanzala kendisini şöyle tanımlar Naci Ali’nin dilinden:

Ben Hanzala.

Babamın adı: Önemli değil.

Annemin adı: Nakba yani ‘büyük felaket günü’.

Kız kardeşimin adı. Fatıma.

Ayakkabı numaram: Bilinmiyor.

Çünkü ben hep yalın ayakla dolaşırım.”


Lübnan, Kuveyt ve Londra arasında hayatı akıp geçerken bazen bir Arap lideri hicvetmiş bazen acı bir gerçeği trajikomik şekilde ele almış ama genellikle evini ve ülkesini kaybetmesine neden olan İsrail'in politikasını ısrarla eleştirmeye devam etmiştir. 1967 yılında Altı Gün Savaş’ının cereyan etmesi ve Arapların hezimete uğraması birçok Arap gibi Naci Ali’yi de etkiler ve “ HANZALA ” karakterini de bu dönemde çizer. Esaretin aleviyle tutuşmuş takvim  1969 senesini  gösterirken onu takip eden hayranlarını "Hanzala" ile tanıştırır. Hanzala Filistinde yaşanan zulmün tanığı bir çocuktur. Ayakları çıplak, elbisesi yamalı ve sırtı dünyaya hep dönüktür. On yaşındadır, Filistin özgür olana ve vatanına dönene kadar büyümeyecek ve yüzünü insanlığa dönmeyecektir. Hanzala artık kendi gerçekliğini aşan bir misyon sahibidir. Hanzala Filistin’in ve tarihin ölmeyen tanığıdır. O “sadece Filistin’i gösteren bir pusuladır.”

"Babam, Hanzala'nın yalnızca Filistin'e geri döndüğü zaman büyüyeceğini söylerdi"
Naci Ali'nin oğlu Halid, yıllar öncesinde verdiği bir röportajında, babası için Hanzala karakterinin önemine şöyle değinmiştir.  '' Benim babam Kanı İle Filistin’i Çizen Adamdır.  Hanzala ise hiç büyümeyen bir çocuk. Çocuk yaşta Filistin'den ayrıldı. Zaman onun için Filistin'den sınır dışı edildiğinde durmuştu. Babam Hanzala'nın yalnızca Filistin'e, evine geri döndüğü zaman büyüyeceğini söylerdi. Hanzala fakir bir çocuk. Pek iyi görünümlü değil, ayakları çıplak, kıyafetinde yamalar var, saçları dağınık. Yani sahip olmayı hayal ettiğiniz çocuk değil.

Hanzala bir yönüyle babamın vicdanını temsil ediyor. Hiç yalan söylemeyen, sonuçları ne olursa olsun düşündüğünü söyleyen, doğru tarafta olmaya çalışan bir çocuk. Yani Hanzala babam Naci Ali için bir pusula gibiydi, onu her zaman Filistin'e yönlendiren bir pusula. Pusulalar normalde kuzeyi gösterir, Hanzala'nın pusulası ise daima Filistin'e dönüktür. Babam hayatını Filistin'e adamış davasına sadıktı ve evine dönmeye hakkı olduğuna inanıyordu. Filistin ve Filistin halkının başına gelen adaletsizliklerle mücadele ederken dünyadaki bütün yoksul insanlara karşı da duyarsız değildi. Benim babam Daima zengin-yoksul ayrımıyla mücadele eden adaletsizliğe bütün hücreleriyle karşı koyan bir kişiliğe sahipti.


ABD'nin, İsrail'in saldırganlığına karşı çıkarken sadece onları eleştirmekle kalmamış Kendi milletine Filistin'in, Arap tarafının politikalarına da eleştirel bakmış ve bundan hiç bir zaman korkmamıştır. Kısacası sadece karşısındaki politikaları değil, kendi tarafını da eleştirmiştir.
Davasına sadıktı. Suikasta uğraması da bunun bir kanıtıdır..

Babası Naci el-Ali'nin her şeyden önce çok iyi bir karikatürist olduğunun altını çizen Halid, "Fikirlerini hiç bir zaman para veya başka bir şey için değiştirmedi. Davasına sadıktı. Suikasta uğraması da bunun bir kanıtıdır. Yaptığı işlerden hoşnut olmayanlar, onu susturamayacaklarını anladı ve bu, suikasta uğramasıyla sonuçlandı." ifadelerini kullanmış ve babasının hayatı boyunca ölüm tehditleri aldığını, ölümüne neden olan suikasta ilişkin bir soruşturma başlatıldığını ancak davanın hala sonuçlanmadığını vurgulamıştı.
Halid, babası Naci el-Ali'nin Filistin'e bakışına ilişkin şunları da söylemiştir.


"Babamın tek davası Filistin'di. Babam, Filistin halkı için herhangi bir olumlu sonuç vermesi düşünülen sözde barış sürecine asla inanmadı. Bunun bizi hiçbir sonuca ulaştırmayacağını çok önceden söyledi. Tüm çizimlerinde çok netti. Ve bu aslında onun için çok büyük problemdi. Bir yandan da bu, insanların onu ve çalışmalarını sevmesinin sebebiydi. Çizimlerinden birinde Filistin için, 'güç yoluyla elden giden şey ancak güç yoluyla geri alınabilir.' demişti. Babam bu konuda asla taviz vermemiştir. "



Oluşturduğu Hanzala karakteri bütün dünyada Filistin direnişinin sembolü olmuştu. Zamanla bu karikatürü tehdit görenler Hanzala'yı yetim bıraktı 1987 yılının Ağustos ayında, Londra'da çalıştığı gazetenin ofisine giderken arkasından onu takip eden İsrail'in ulusal istihbarat teşkilatı mossad ajanlarının suikastı sonucu şehit edilmiştir. Vefatından  bir yıl sonra Paris’te Dünya Gazete Yayıncıları Birliği Naci Ali’ye

18. asırdan bu yana en büyük karikatüristlerden biri” unvanını verilerek, “Altın Kalem Özgürlük Ödülü”ne layık görülmüştür.

 

Babası şehit edilen Hanzala yetim kaldı ve bir daha hiç yüzünü dünyaya dönemedi.


Ve ruhunu kaybetmiş dünya alev alev yanarken Hazreti Ali Radıyallahu Anh; efendimizin “İnsanlık bir nimettir herkese nasip olmaz” sözünü bir daha hatırlatmak istiyorum.

İnsanlık - Hümanizm ÖLDÜ..!

Şu bir gerçektir ki, insanlık Tüm dünyaya ve sömürgeci taş yürekli Batı’ya nasip olmamıştır. Son günlerde iyice anladıkki  iki yüzlü emperyalist Batı’ya hayranlık duyan ve git gide onlara benzeyen bizim insanımız da insanlıkta sınıfta kalmıştır.

Gül Gülasem ATEŞ

 

YORUM YAPIN