×

Kurumsal

Künye Kullanım Sözleşmesi Gizlilik Politikası Özel Üyelik

Haber Kategorileri

Gündem Ekonomi Sağlık Spor Türk Dünyası Kültür Sanat

Medya

Foto Galeri Web TV Canlı TV

Makaleler

Yazarlar Makaleler

Servisler

Seri İlanlar Firma Rehberi Biyografiler Nöbetçi Eczaneler Namaz Vakitleri E-gazete Faydalı linkler Puan Durumu Fikstür Anketler

Destek

Üye Ol Giriş İletişim

Bir intiharın söyledikleri

Hz. Mevlana’ya atfedilen bir hikâye vardır. Hikâye şöyledir; Bir gün Mevlâna hazretleri çok endişelidir. Namazın ardından o gün meydanda idam edilecek gencin son anlarına yetişmeye çalışır. Yetişemez ve genci idam etmişlerdir. Geç kalmıştır. Herkesi şaşırtan bir hadise olur. Mevlâna hazretleri ölen gencin ayaklarına sarılır ve ‘’Bizi affet sana yetişemedik, ne olur affet sana yetişemedik, hakkını helal et sana yetişemedik.’’ diyerek hıçkıra hıçkıra ağlar. Orada bulunanlar hocaya durumu açıklamaya çalışırlar. ‘Efendim bu genç cinayet işledi, zina etti, hırsızlık etti. Yapmadığı suç kalmadı. Biz de mahkeme kararıyla onu astık. Neden ondan af dilersiniz?’ Mevlâna hazretleri şu cevabı verir: ‘Biz ona çocukluğunda yetişebilseydik kötülüğüne mâni olabilseydik eğitseydik bu işleri işlemezdi. Hata bizdedir. Onun için helallik diliyorum. Hakkını helal et delikanlı sana yetişemedik.’

Bir intihar olayıyla karşılaştık geçtiğimiz günlerde. Tıp fakültesi 2.sınıf öğrencisi Enes Kara bir video yayınlayarak intihar etti. Videoda niçin intihar ettiğini, kendi nedenlerini bir bir sıraladı. İşin kötü yanı bununla sınırlı kalmadı. Enes Kara’nın ölümü konuşulmak yerine sosyal medyada bir kavga başladı durdu. Enes Kara’nın cemaat yurdunda kaldığını öğrenenler hemen cemaat yurtları kapatılsın derken karşı taraf ise çocuklarımız ateist oluyor, ateist oldukları için intihar ediyorlar demeye başladılar.

Enes Kara’nın ölümünde suçu bir başkasına atan rahatladı. Herkes kendi düşüncesinin haklılığını(!) bir kez daha ortaya koydu. Oysa bıraktığı videodan da anlaşılabileceği üzere bir neden değil birçok neden var. Bunlara bakacak olacak olursak intiharının birkaç nedeni şöyle; ailesinin onu dinlememesi, kendine ait zamanı kalmaması, ‘yaşama sevinci’ni kaybetmesi.

Aile sorunu: Birçok aile çocuğum benim gibi inansın, benim gibi düşünsün, hatta benim tutuğum takımı tutsun istiyor. Çocuğun hayatını kendi hayatının kopyası yapmak için uğraşıyor. Ya da kendi yapamadığını çocuğunun hayatı üzerinden gerçekleştirmek istiyor. Bu da çocuğun kendi hayatıyla ilgili söz söyleme hakkını elinden alıyor. Yaşamıyor gibi yaşıyor ya da en kötü ihtimal olan intihara başvuruyor.

Bunu okuyan anne babaların yok biz yapmıyoruz dediğini duyar gibiyim. Yapmadığınıza inansanız bile yine çocuğunuza davranışlarınızı gözden geçirin, acı bir gerçekle karşılaşmamak için.

Zaman problemi: Hepimiz monoton işlerden sıkılırız. Yapmamız gereken işleri yapar sonra zevk alacağımız işlere yöneliriz. Eğer zaman kalmasaydı hobilerimize yaşam çekilmez bir hâl alırdı. Enes’in ruh haline baktığımızda enerjisi sönmüş biri görüyoruz oysa daha genç yirmili yaşlarda. Bu yaşlarda gezecek, arkadaşlarıyla vakit geçirecek sevdiği işleri yapacak ki enerji dolsun. Maalesef böyle bir zamanı olmadığında ise böyle bir hayatı yaşamak istemedi.

Yaşama Sevinci: Meselenin kilit noktası burası bence. İnsan kendi yaşamından zevk almak ister hem kendi hayatında söz sahibi olmak ister hem kendi istediklerini yapmak ister. Bunlar olmadığında ise insanın olacağına dair umudu yoksa hayatından zevk alamaz. Umut insanı yaşatır. Çoğu insanın yaşamdan zevk alamaması herhangi bir umudunun ya da hedefinin olmadığından kaynaklanır.

Sonuç olarak bu intihar olayında birçok kişi suçlu. Birbirimizi suçlamayı bir kenara bırakarak kendimizi sorgulamalıyız. O zaman Enes için belki hakkını helal et delikanlı sana yetişemedik deriz.

YORUM YAPIN