×

Kurumsal

Künye Kullanım Sözleşmesi Gizlilik Politikası Özel Üyelik

Haber Kategorileri

Gündem Ekonomi Sağlık Spor Türk Dünyası Kültür Sanat

Medya

Foto Galeri Web TV Canlı TV

Makaleler

Yazarlar Makaleler

Servisler

Seri İlanlar Firma Rehberi Biyografiler Nöbetçi Eczaneler Namaz Vakitleri E-gazete Faydalı linkler Puan Durumu Fikstür Anketler

Destek

Üye Ol Giriş İletişim

Aralık

Her şehre yakışacak manzaranın başlayacağı aya hoş geldik 
Bir anı defterinin son yaprağı, son günü gibidir Aralık,yeni bir sayfada ,yeni bir söz söylemek gerekir der ocağın kulağına sessizce sırtındaki ağırlıkla,öyle ağır ki hemde,onbir koca ayın yükü,sevabı,günahı...Ama inadına renk renktir,ne süslüdür ne özenlidir,zaten başka şansı da yok ki,önüne gelen kırmızıyla,yeşille,altın sarısıyla süslüyor keyfince;ister misin ?Diye soran yok ki. Kuma gibi gelen başka bir ayın hatırına hem de ...
Gelecek ay kadar kısa,bir yıl kadar uzun diyerek,umutla ağaçlara bağladıklarımız,dilek çaputları gibi değil midir ;astığımız her süs,allı yeşilli,ışıl ışıl umut adına..?
Aralar Aralık ;iyi niyetlerini geleceğin günlerinin kapısında,kimine gacur gucur kulak tırmalayan sesiyle, kimine tok tok vurarak,kimine de kuş sesleri cıvıltısında çaldırır kapısının zilini...
Benim içinde ayrıca anlamlı bu ay  ilk defa Aralık ayında buluştum sizlerle harf harf,renk renk bulandık her ayın rengine,bin minnet,başımın üstünde aldım kabul ettim her yorumunuzu kalemime güç olan.
1.Aralık.2018
Bu cümlelerle başlamış maceram;Gözüm klavye ile masamın üzerinde duran A4’ler arasında kararsızlıkta, beynim klavye diyor kalbim bir beyaz kağıtla neler yapılabilir diyor...
Beyaz kağıt kazandı teknoloji kullanmayacağım kurşuni renge bulayacağım onu, Aralık’a en yakışan renkle  karalıyorum, kalemimin ucu çıt çıt kırıla kırıla inatla yazmak istiyorum....
Hem sonun hem de başlangıcın ayıdır Aralık; benim ilkim oldu, bir kitap yazmaya çabalıyorum kara çala derler ya o bilmemişlikle, hadsizce, keyfe kederce ama bu bambaşka bir heyecan sanki bir tiyatro sahnesinde bir oyuncuyum yanlış bir söz söylememenin telaşındayım ilkokulda ilk harfimi yazar tadında heyecanım inanın... Sizleri her ay bir renge bulamayı planlıyorum beyaz bir tuvalde dans eder gibi...
ilk seslenişim de, Aralık ayının rengi sen ol dediğim beyaz, biraz o da ürktü sanırım, korkusu beyaz olmak değil, Aralık ayının yüküydü belki de ve tüm renkler aynı hızda kirlenirken, birinciliği beyaza verdiler, bulayamam diye düşünüyor safım, hani  derler ya rengini belli et diye, ben beyaz olmayı seçtim, beyazla aralandım ve Yılmaz Erdoğan mısraları dökülüyor ağzımdan onca beyaz kağıda bakarken.
"Bir beyaz kağıtla her şey yapılabilir" diyordu; uçak,örneğin uçurtma, mesela altına konabilir bir ayağı ötekinden kısa olduğu için sallanan bir masanın veya bir şiir yazılabilir süresi ötekilerden kısa bir ömür üzerine...
Beyaz renk değildir diyenleriniz olacaktır, olsun bu da benim "BEYAZ YALANIM" olsun nolur ki, o kadar çok anlamı olan şey, renk olmayı versin; saflığın rengi de mi olmasın? İyi niyetin timsali olan beyaz bir bayrak, ilk tattığımız renk, annemizin bir ömür helalliği, gelinliğimizin rengi,Lekelenmesin diye hırkanızın koluyla sildiğin ilk spor arabamız değil midir? Bir mendilin rengi değil midir? Vedaya dair...Beyaz bence tüm renklerin kraliçesi olsun hatta; yedi rengin birleşiminden oluşuyor ne kadar güçlü, ne kadar özel, ne kadar zengin, üstelik öyle bir renktir ki, hangi renk gelirse gelsin beyazın yanında daha asaletli, daha başka durur.
Ve hayat bembeyaz bir tuval isteğiniz renge boyamak sizin elinizde bu kadar da cömerttir BEYAZ....diye devam eden satırlar...
Düşünüyorum da bir bir yaşanmışlığımı an an ..
Hayat öyle bir şey ki ne idare edebiliyorsun ne iade..Her günün gecesinde yaptığın,ki eğer yapıyorsan (buna şapka çıkarırım)vicdan muhasebesi,yastığını hakim, tavanı şahit,kendinin tanık olduğu anlar,sonra sizin sanık, diğerlerinin savcı olduğu ,yargılamanın ön yargıya dönüştüğü,doğru yalan bilip bilmeden hakkınızda konuşulanlar, iş yerinizde ki rekabetler,saçınızdan ayakkabınıza kadar herkese dert olmuş gündemler,sahte yüzler,yazılan hikayeler... bla bla bla..Ve nefeslendiğiniz gerçek dostlar ve koşulsuz size bağlı olan aileniz ve kediniz ve köpeğiniz ve kendiniz ve ...
Unutmayın kaderinizi kendiniz yazarsınız diyor tüm yazarlar, başkalarının bu senaryoya kattıkları sadece yolunuza eşlik eden,sizi sizi yapan şeyler,bunlar niye diye üzülmeyin,aksine mutlu olun musmutlu hemde,boş verin siz onları...Haydi şimdi ağacınızı süsleyin dileklerinizi de asın her bir süse ,hiç kimse ve hiç bir şey kirletemez sizi, siz istemediğiniz sürece ve sonra kendinizi de süsleyin ,olmak istediğiniz samimi, yetenekli, yararlı insanı kafanızda canlandırın ve böylece bu düşünceler sizi zamanla o kişiye dönüştürsün;denedim tavsiye ederim.Herşeyin kaynağı istektir ve her içten dua karşılık bulur. Karnınızı içine çekin,başınızı dik tutun. Tacınızı gururla taşıyın ve onların gözlerinin içine en samimi duygunuzla bakın.
Çatıdaki bacalardan çıkan dumanların işidir ürkek olmak bu yüzden kıvrıla kıvrıla çıkarlar ,sinerler baca dibine oysaki gökyüzüne ulaşsalar grileri beyaz olacak insanlarda böyle sinmiş,kendi grilerini başkalarına siyah bulaştırarak aklamaya çalışıyorlar korkutulmuş gibi ne yazık.
Bu dünya da yıldızdı eminim orda da yıldızlar arasında ..."Ne hoş bir güzelliği vardır; hafif adımlarla, dünyadan gülümseyerek geçenlerin..."Rahmetle ,Yıldız KENTER hepimize ders olacak anısı nasılda kulağa küpe olacak tatda.
Uzun yaşamak, bir ayrıcalık. İyi, güzel…
Ama “ayakta kalmak”, kalabilmek?
Ceza! Müthiş bir ceza!
İlkokuldaydım, birinci sınıfta.
Hiç unutmadığım bir cezaya çarptırıldım.
Karatahtanın önünde, sırtım sınıfa, yüzüm karatahtaya dönük, ders bitimine kadar kıpırdamadan ayakta durmak…
Utanıyorum, midem bulanıyor. ölmek istiyorum.
Herkesten nefret ediyorum, herkes ölsün istiyorum.
Sonra bir ara cebimdeki kabarıklığı hissediyorum:
Kabak çekirdeklerim!
Bir liralık kabak çekirdeği almıştım, bir tane bile yemedim.
Kardeşimle eve giderken yiyecektik.
Bahardı…
Papatyalar, gelincikler.
Hadi be sen de!.. Ne diye ölecekmişim?… 
Kardeşimle çekirdek yiyerek, konuşa gülüşe eve gitmek varken!
Şimdi dönüp geriye baktığımda, hep çekirdek misali umutlar peşinde ayakta kalabildiğimi görüyorum.
Öleceğimi bile bile bir çekirdek uğruna bu kadar çaba, çırpınma!
Değer mi?…
“Kalk” haydi diyorum, durma koş, birşeyler yap.
Yaşa…
Dur diyorlar bir yandan da, koşma… Yeter dinlen artık.
Koşma…
Öl artık!
Ama çekirdeklerim bitmedi ki daha…
BENİM DE CEBİMDE ÇEKİRDEKLERİM var SİZİNDE,benimkiler renk renk ,desen desen, harf harf,her gün ekiyorum bana ihtiyacı olan bir meleğin kalbine..Özel meleklerim; Aralık sizin içinde çırpınıyor 3 ünde ; farkındalık adına ama biliyorum ki, bizim için her gün ayın üçü, ilginin, saygının sevginin ölçüsü rakamı varsa 365 gündür,yürekten kutluyorum bende Aralığın 3 ünü,adı siz olduğu için, kucak dolusu sevgilerimle...
Ufak tefek şeyler mükemmelliği yaratır,mükemmellik ise ufak tefek bir şey değildir."
Ben;
Bu yılda petibörü çayıma batırıp yicem
Bu yılda gördüğüm her kirli arabanın camına beni yıka yazıcam...
Denizin içinde nefesimi tutup boğulma tehlikesi geçirsem bile zamanı tutucam...
Bu yıl bir dil daha öğrenicem
Bu yılda Rabbime mektuplar yazıcam...
Çiçekler ekicem kendi yaptığım saksılarıma...
Daha bi çok sevicem sevmediğim her şeyi...Sevdiklerimi daha çok.
Bu yılda kitaplar biriktiricem, satırları çizili,
Daha çok selfie çekicem işte;
daha çok yazıp, daha çok çizicem  adına...
Daha çok sanat yapıp,daha çok üreticem...
Haydi sizde yükleyin çuvalınıza size dair en güzeli, en iyiyi,en kötūyū; sonra dökün önünüze,seçip asın hayat ağacınıza, Işıl Işıl parlayın yeni yılınız kutlu olsun... 

Bin hasret...Bin minnet...
Sevgilerimle 

Pınar TARI

YORUM YAPIN

haber yazılımı | Copyright © 2024