Ülkücüyüm, Türk Milliyetçisiyim. Kılıçdaroğlu’na Cevabım: Altı Okun Değil Dokuz Işıkın Takipçisiyim!
Ambleminde 6 ok olan bir parti lideri “Tüm milliyetçi ve ülkücü kardeşlerime sesleniyorum; milliyetçi arıyorsanız, gelin kardeşim. Cumhuriyet Halk Partisi çatısının altında tamamının milliyetçi olduğunu görecekseniz. Hiç kimse unutmasın, altı okumuzdan birisi milliyetçiliktir." demiş.
Şimdi bu satırlar hakkında bir yorum yapmadan evvel belirtmem gerekir ki yazdıklarım bir partiyi veya camiayı bağlamaz. İnandığım davanın bana kazandırdığı şuurun şahsi bir tecellisidir. Okurlarımdan beni daha evvel tanıyanlar da bilir ki “ben“ yerine “biz” demeyi, tekil yerine çoğul konuşmayı tercihe ederim.
Şimdi malum açıklamaya dönelim. Denilmiş ki “milliyetçi arıyorsanız gelin kardeşim.” Size bir arayış içinde olduğumuzu kim söyledi? Siz bizi basit hesaplar için müzayedeye mevzu edilen kiralık siyasiler mi sandınız ki sizin yanınızda olalım? Biz Oğuz Kağanın, Bilge Kağanın, Alparslanların Yavuzların adını koyduğu ve icra ettiği bir davanın takipçisiyiz. Hem, Türk milliyetçiliği mefkûresine inanan her ülkücünün ülkücülük namına aradığı biri varsa o da içinde bulunduğumuz çağın Alparslan’ı, bu fikri ve hareketi himaye eden Başbuğumuz Türkeştir.
Siz Türk milletinin istikbalini Nuri Demirağ’ın fabrikasını kapatırken hangi okunuzu kullandınız? Halkçılık mı yoksa devletçilik mi?
Öyle ya... Altı okunuz sadece sizin elinizde silah ise oktur fakat bir gün aleyhinize döneceğini fark edince hemen “buraya gelin burada en güzeli var dersiniz.” Sizin milliyetçilik okunuz faşizmden başka bir şey değildir. Başbuğumuz Türkeş 1944 olaylarında sizi ne de güzel(!) tarif ediyordu:
“Demokrasi, Eşitlik, Hürriyet, Gençlik... Bütün bunlar Türkiye'nin 1944 iktidarında hep palavradır. Halkın alkışları, gençlikten çıkacak "yaşa" naraları kayıtsız şartsız İnönü'nün tekelinde kalmalıdır.”
Milliyetçi ülkücüler ülkücü arıyorsa size gelsin öyle mi? Neden gelsinler? Yine onların kemiklerini kırmanız için mi? Zira Başbuğumuz yine diyor ki: “ larak: "3 Mayıs günü heyecanla sokağa fırlayan gençler kıyasıya dövüldüler. Kafaları yarıldı, gözleri patladı. Bazılarının kolları, kaburgaları kırıldı.”
Evet sizin milliyetçilik okunuz yerine göre sopa, jop, dayak, işkence hâlini alıyor.
Şunu unutmayın ki; Türklük şuur ve gururunu; İslam ahlak ve faziletini müdrik hiçbir milliyetçi ve ülkücü sizin gibi mezar açıp kafatası ölçen faşistlerin bakiyesi ile bir araya gelmez. Müslüman Türk’ün sinesini yıllarca delik deşen altı okunuz sizin olsun. Çünkü Türk milleti o oklara baktığında önce yaralayıp sonra tuz bastığınız hadiseleri hatırlayacak. Cumhuriyetçilik oku ile 1950’ye bir kez daha seçme hakkı vermeyişinizi hatırlar yüreği kanar.
Laiklik oku ile camisini, ezanını hatırlar yüreği kanar. Milliyetçilik ile Boraltan köprüsündeki tavrınızı hatırlar yüreği sızlar. Sırf Boraltan türküsüne denk gelir diye uzun yıllar radyo açmamış bu millet sizin bu sözlerinize kanar mı sanıyorsunuz?
Müslüman Türk’ün sinesini tarumar etmeye vesile kıldığınız altı okunuz sizin olsun. Başbuğumuzun Dokuz Işığı bize yeter.
Öncelikle Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in Milli Doktrin Dokuz Işık isimli eserinden “Milliyetçilik ve Ülkücülük” maddelerini okumanız lazım. Sonra mefkûremizin fikir babası Seyyid Ahmet Arvasi’nin bir iki makalesini daha incelemeniz lazım. Nasibiniz varsa görürsünüz ki bizim milliyetçiliğimizin sizinki gibi cetvelle kafatası ölçmeyle falan bir alakası yoktur. Hem Başbuğu hem Arvasi hocayı okuyun ki “saf Türk“ elde etmek için Avrupa’dan damızlık erkek getirme sevdanızın bizim mahallemizde nasıl da aşağılık bir fikir olduğunu da belki anlarsınız.
Ülkücüleri bir denge unsuru gibi görmeye çalışan politika erbabına merhum Arvasi hocamız yıllar evvel şöyle ihtarda bulunmuştu:
“Siz, denge politikacıları, siz de yanılıyorsunuz. Ülkücü hareket bir tepki hareketi değildir. Aksine, iki asırdan beri hor ve hakir görülen, tahkir ve tahrip edilmek istenen bir medeniyetin yeniden dirilişidir. Her türlü yabancılaştırma, soysuzlaştırma, geri bırakma ve çelmeleme hareketi karşısında yeniden Bilge Kağanların, Selçukların, Alparslanların, Osmanların, Orhanların, Fatihlerin, Yavuzların doğuşudur.”
Altı okun burada zikredilen hangi isimle kavgası yok ki?
Hocamız devamla diyor ki:
“Ülkücü hareket, “bir aşırı uç” hareketi değil, büyük bir milletin, sosyal, kültürel, ekonomik ve politik bağımsızlık şuuru ile yeniden kendine sahip çıkma ve yeniden mecrasını bulma hareketidir. Sakın, bu hareketi yanlış değerlendirmeyiniz, küçük parti hesapları içinde yanlış adımlar atmayınız.”
“Türk İslam ülkücüsü küçük politika yapmaz o küçük politikacı değildir küçük politika oyunlarına gelmez ve alet olmaz onun kendisi ile ilgili bir hesabı yoktur ve bu türden hesabı olanları hareketin çekirdeğini yaklaştırmaz.“ böyle demişti Arvasi hocamız ve siz bunu 7 Haziran seçimlerinde fiili olarak Devlet beyden gördünüz. Sözde başbakanlık ikram ettiniz de o tam bir bozkurt gibi size gerekli cevabı verdi. Çünkü o “küçük politika oyunlarına gelmeyen ve kendisiyle ilgili hesabı olmayan bir ülkücü” şuuruyla davasından taviz vermedi.
Merhum Arvasi hocamız der ki: Ülkücüler üç çeşittir. Birincisi (gerçek) Ülkücüler, ikincisi Ülkücü geçinenler, üçüncüsü ülkücülükten geçinenler.
Bizler birinci sınıfız, sizler ise üçüncü sınıfa layıksınız. Sizin çağrınıza ancak üçüncü sınıflar müsbet cevap verir. Daha evvel üçüncü sınıf kişiler yanınıza geldi diye birinci sınıf asil ülkücüler de yanınıza gelir sanıyorsunuz ama beyhude...
Hepiniz karışık kuruyemiş gibi oldunuz. Bilirsiniz kuruyemişçiler piyasada rağbet görmeyen çeşitleri bir pazarlama stratejisi ile karıştırır da adına “Süper Karışık” derler ya... İsmine aldanıp alırsınız fakat evde yemeye kalksanız veya ikram etseniz yiyen kişi sürekli eline gelen çeşidi tabağa bırakır ve yenisini arar. Bir de o karışıklar içinde hiç tercih edilmeyip sırf gramaj tutsun diye bolca konan bir çeşit vardır. Gün sonunda tabakta hep o kalır ve ya pakete konur tekrar ya da göz önünden uzağa konur ki unutulsun. İşte sizlerin karışımı da bu şekilde. Gramaj tutsun diye üçüncü sınıfla doldurulmuş bir süper(!) karışıktan ibaret... Yiyebilene afiyet olsun.
Hareket içinde barınamadığı için bulduğu mevziye tünemiş kuruyemiş gramajından öte bir manâ ifade etmeyen üçüncü sınıflar size hakiki ülkücüleri istismar edebileceğiniz hissini vermesin sakın. Bütün bunlara karşı duracak, yavrusunu yılanlara, çiyanlara, karga ve kuzgunlara karşı koruyacak bir kartal var. Benden söylemesi...
M Habib Arvasi