Sağlık Bakanlığı, etin C vitamininden zengin sebze, salata gibi besinlerle tüketilmesi ve mide rahatsızlıkları yaşayanların kurban etini 24 saat beklettikten sonra yemesi tavsiyesinde bulundu
Yaşam Sağlık Türkiye 08/07/2022 13:12 08/07/2022 13:14
Kurban Bayramı süresince sağlıklı beslenmenin temel prensiplerine, yiyecek seçimine, porsiyon kontrolüne ve besin gruplarının dengeli dağılımına özen gösterilmesi, özellikle kalp-damar, diyabet, hipertansiyon ve böbrek gibi kronik hastalığı olan kişilerin daha dikkatli olması önem taşıyor.
Türkiye Beslenme Rehberinde haftada 2,5-3 porsiyon kırmızı veya beyaz et tüketilmesi öneriliyor. Günlük tüketilebilecek et miktarı da 5-6 adet ızgara köfte, bir el ayasından biraz fazla et veya bir büyük pirzolaya karşılık geliyor.
Kırmızı et, hayvansal proteinin yanı sıra demir, çinko, fosfor, magnezyum mineralleri ile B12, B6, B1 ve A vitaminlerini içeriyor ama aynı zamanda yağlı etlerin kolesterol içeriklerinin de yüksek olduğu biliniyor.
Kurban Bayramı'nda etin bekletilmeksizin birkaç saat içinde pişirilerek tüketilmesi, midede şişkinlik, hazımsızlık gibi sıkıntılara neden oluyor. Bu nedenle özellikle mide rahatsızlıkları yaşayan kişilerin eti 24 saat bekletmeden tüketmemesi gerekiyor.
Ayrıca bayram sabahı kahvaltı öğününün atlanmaması, C ve E grubu vitamin ve kalsiyumdan fakir olması nedeniyle etlerin mutlaka sebzelerle pişirilmesi veya C vitamininden zengin sebze, salata, meyve, meyve suyu gibi besinlerle tüketilmesi tavsiye ediliyor.
Sebzelerde bulunan C vitamini, etten alınan demirin emilimini de arttırıyor.
Kurban etlerinin büyük parçalar şeklinde değil, birer yemeklik olacak şekilde küçük parçalara ayrılarak buzdolabı poşeti veya yağlı kağıda sarılarak buzlukta veya derin dondurucuda saklanması gerekiyor.
Bu şekilde hazırlanan etler, buzlukta -2 derecede birkaç hafta, -18 derecede derin dondurucuda ise 3-4 ay süreyle saklanabiliyor.
Öte yandan Sağlık Bakanlığı, kurbanlık hayvanlardan geçebilecek hastalıklara karşı da uyarılarda bulundu.
Buna göre, Kurban Bayramı nedeniyle hayvanlarla daha fazla temas edilmesi ve kurban eti tüketilmesi, hayvanlardan insanlara bulaşan bazı zoonotik hastalıklara maruz kalma riskini artırıyor.
Zoonotik hastalıkların başında kist hidatik, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), şarbon ve bruselloz geliyor. Bu nedenle kurbanlık hayvan nakli ve alımından etlerin tüketilmesine kadar, sağlık ve hijyen kurallarına azami özen gösterilmesi, hem bireysel hem de çevre ve toplum sağlığı açısından büyük önem taşıyor.
İnsanların karaciğer, akciğer, dalak, beyin gibi iç organlarında kistler oluşturarak ölümüne sebep olabilen kist hidatik hastalığı, hasta hayvanların kesilmesi ve pişmemiş kistli sakatatlarının köpeklere yedirilmesi sonucu insanlara bulaşıyor.
Bayramda kurbanların, belediyelerin belirlediği kurban kesim yerlerinde ya da mezbahalarda kestirilmesi, kurbanlık hayvanın kesinlikle veteriner hekim kontrolünden geçmiş sağlıklı hayvan olduğuna dikkat edilmesi, kesim işleminin hijyenik yerlerde ve ehil insanlar tarafından yapılması, kesim sonrası hayvanların hastalıklı organlarının ve kan, mide, bağırsak içeriği gibi atıkların gelişigüzel ortalığa atılmaması en önemli önlemler arasında sıralanıyor.
Ayrıca kurban kesen kasap ve yardımcıları ile kurban sahiplerinin çıplak elle hayvanların kan ve dokularına temas etmemesi gerekiyor.
Kurban bayramının KKKA hastalığının yoğun görüldüğü dönemlere rastlaması bazı korunma önlemlerinin alınması gerekliliğini de beraberinde getiriyor. Hayvanlarda belirti göstermeden seyreden hastalığa karşı hayvanların kan, idrar gibi vücut sıvılarına veya dokularına çıplak elle temas edilmemeli ve mutlaka eldiven kullanılmalı.
Vücuduna kene tutunan kişiler, çıplak elle dokunmadan keneyi cımbız, eldiven, bez, naylon poşet gibi uygun bir malzemeyle çıkarmalı.
Ayrıca kene tutunan veya kene ile temas eden kişiler kendilerini en az 10 gün süreyle, hasta insan veya hayvanların kan, vücut sıvıları ile doğrudan temas eden kişiler ise 2 hafta süreyle takip etmeli. Bu sürede halsizlik, ateş, eklem ağrısı, baş ağrısı, yaygın vücut ağrısı, ishal veya kanama bulguları görülmesi halinde en yakın sağlık kuruluşuna müracaat edilmeli.
Sığır, koyun, keçi, deve gibi ot yiyen hayvanlardan insanlara bulaşan şarbon hastalığından korunmak için de şunlara dikkat edilmesi gerekiyor:
"Şarbonlu olduğundan şüphelenilen veya şarbondan ölen hayvanlar asla kesilmemeli, derileri yüzülmemeli ve etleri tüketilmemeli. Şüpheli hayvan ölümleri yetkililere bildirilmeli. Hasta hayvan eti bulunan evlerin mutfağı ve mutfaktaki malzemeler yetkililerin nezaretinde dezenfekte edilmeli.
Şarbondan ölen hayvanlar 2 metre derinliğinde çukurlar açılarak gömülmeli. Hasta hayvanların bulundukları yerler ve taşındıkları nakil vasıtaları dezenfekte edilmeli. Riskli bölgelerde hayvanlar şarbona karşı aşılanmalı. Kurbanlık hayvanın veteriner hekim kontrolünden geçmiş sağlıklı hayvan olduğuna dikkat edilmeli."