Türkmen antikacı Halis Yunus Mustafa, "Babam, annem söylerdi. Zamanında, kalede Türkmenler ve Yahudiler vardı. Fakat başka milletler yoktu. Tabi yüzde 90’ı, çoğunluğu kalenin Türkmen'di, Türkmen dili konuşuyordu." dedi.
Kültür -Sanat Türk Dünyası 08/07/2022 15:11 08/07/2022 15:15
Irak'ın Erbil kentinin Kaleli Türkmenleri, 2009 yılında tahliye edilen ve restorasyon çalışmalarının sürdüğü tarihi mekanda geçmişte çoğunlukla Türkmenlerin yaşadığını, kale sakinlerinin çalışmak için tarihi Kayseri Çarşısındaki dükkanlarına indiğini ancak zamanla çeşitli nedenlerle çevre mahallelere taşındıklarını belirtti.
Kentin sembolleri arasında yer alan Erbil Kalesi, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) Dünya Mirası Listesi'nde bulunuyor.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY), tarihi kaleyi koruma altına alma maksadıyla, 2009 yılında evlerin boşaltılması yönünde karar çıkardı.
Mezopotamya'daki ilk şehirleşmenin merkezlerinden birisi olarak kabul edilen tarihi kalenin 2009’da başlayan restorasyon çalışmaları bu tarihten beri devam ediyor.
Çok sayıda tarihi ev, müze ve kültür merkezini bünyesinde barındıran kale, kent sakinleri ve turistlerin uğrak mekanları arasındaki yer alıyor.
Erbil’in kalede doğan, çocukluğunu burada geçiren ve zamanla kaleden inen Türkmenleri için ise tarihi kale büyük bir anlam ifade ediyor.
Türkmen antikacı Halis Yunus Mustafa, tarihi Kale yakınındaki 2 katlı antika dükkanında 50 yıldır mesleğini icra ediyor.
1956’da kalede doğan Mustafa, babası ve dedesinin de burada doğduğunu, kendisinin de ilkokulu kale okulunda okuduğunu belirtti.
Çocukluğunu kalede geçirdiğini kaydeden ve bütün çocukluk hatıralarının kalede olduğunu anımsatan Mustafa, “Kalenin milleti zamanında hepsi akrabaydı, birbirlerini tanırlardı, kardeş gibiydiler. Okul da bizim evimizin yanındaydı. Ortaokulda ise kaleden aşağı indim.” diye konuştu.
Kaledeki evlerinden 1977’de indiklerini ve bazı ailelerin ise 1950 ve 1960’larda kaleden ayrıldıklarını kaydeden Mustafa, şunları söyledi:
“Babam, annem söylerdi. Zamanında, kalede Türkmenler ve Yahudiler vardı. Fakat başka milletler yoktu. Tabi yüzde 90’ı, çoğunluğu kalenin Türkmen'di, Türkmen dili konuşuyordu. Ondan sonra 1964’te Kürt kardeşlerimiz geldiler, Kale sakini oldular. Kardeş gibi yaşadık.
Ama Yahudiler zamanı benim hatırıma gelmez. O 1930’lar, 1940’lardaydı. Benim babam ve annem, onlar söylerlerdi. Yahudilerin dinleri Yahudi diniydi ama dilleri Türkmen'di. Kalenin Yahudileri Türkmence konuşurdu.”
2000-2003 yılları arasında Irak Türkmen Cephesi başkanlığı yapan ve 1968’de Bağdat Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olan Sanan Ahmet Ağa da 1943’te Erbil’in Tekiye Mahallesinde doğdu.
Ağa, babası, dedesi ve dedesinin dedesinin de kalede doğduğunu belirterek, Erbil Kalesinin 3 mahallesi bulunduğunu ve bunların Saray, Tophane ve Tekiye olduğunu kaydetti.
Çocukluğunun kalede çok güzel geçtiğini ancak ailesinin çalışmaları nedeniyle Teyrava Mahallesine indiklerini söyleyen Ağa, “Şimdi aileler büyüdü, herkes Erbil’e indi. Mahalleler büyüdü, kasabalardan da gelindi.” diye konuştu.
Ağa, “Önceden kalede evi olan, çalışmak için Kayseri Çarşısına inermiş. Ondan sonra akşam ezanından önce kaleye çıkarlarmış. Önceden kalenin kapısı akşamdan sonra, yatsı namazından sonra kilitlenirmiş. (Sabah) Ezana kadar emniyet bakımımdan açılmazmış.” ifadelerini kullandı.
Türkmen Milli İrade Partisi Başkanı Mahmut Çelebi de kalenin Saray Mahallesinde 1946’da dünyaya geldi.
Çelebi, kale sakinlerinin geçmişte Kayseri Çarşısında kumaş, kasap ve manav gibi çeşitli meslekler icra ettiklerini belirterek, Musul ve Halep’ten de özellikle kumaş geldiğini ve kentin o dönemde ticaret şehri olduğunu kaydetti.
Kalenin etrafında da güneş alan taraflarda yaz aylarında yeşillik ekildiğini hatırlatan Çelebi, bunların da Kayseri Çarşısında köylerden gelen ürünler gibi satıldığını hatırlattı.
Çelebi, “Hanımların da hayatı çok daha basitti. Çok kadınlar vardı, Erbil’i, aşağıyı görmemiş. Annesinden olmuş kalede, vefat etmiş kalede. Cenazesi ancak aşağıya inerdi.” diye konuştu.
Ailesi geçmişte kalenin Tophane Mahallesi sakinlerinden olan ve kendisi Haneka Mahallesinde 1958’de doğan Dr. Cemal Terzioğlu da birinci sınıfı kale okulunda okudu.
Kalede güzel günler geçirdiğini ve akrabalarının burada yaşadığını anımsatan Terzioğlu, “Hatırladığım, genelde öğrenciler, öğretmenler hepsi tanıdık. Genelde de çoğu Türkmen'di veya Türkmence konuşurlardı.” ifadesini kullandı.
Terzioğlu, geçmişte kale sakinlerinin kale kapısı duası geleneği olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Cuma geceleri, yatsı namazından önce, hanımlar bir dilek dileseydi, bir veya iki çocuğunu alıp, kale caminin çevresinde bir tarafında otururdu. Erkekler yatsı namazını kılmaya camiye giderdi. Erkeklerin namazdan çıktıklarında sözleri eğer güzel olumlu bir şeyse hanımlar benim niyazım gerçekleşir derlerdi. Aksi halde ağzından olumsuz bir laf çıksaydı gerçekleşmez derlerdi.”