Cumhurbaşkanı Erdoğan, milli denizaltını 5-6 sene içerisinde Deniz Kuvvetlerine teslim etmeyi planladıklarını belirterek, MİLDEN Projesi'nde görev alan firmalara, resmi kurumlara, mühendisinden işçisine kadar herkese şimdiden başarılar diledi.
Bilim-Teknoloji Türkiye 23/05/2022 14:43 23/05/2022 14:43
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gölcük Tersane Komutanlığında Hızırreis Denizaltısı Havuza Çekme ve Selmanreis Denizaltısı İlk Kaynak Töreni'ndeki konuşmasında, denizaltıların ülke, millet ve Türk Silahlı Kuvvetleri için hayırlı olması temennisinde bulundu.
Türk denizciliğinin kutup yıldızları Kaptan-ı Derya Hızır Reis Barbaros Hayrettin Paşa ile Selman Reis'i rahmetle yad eden Erdoğan, aynı şekilde vatanın bağımsızlığı, milletin emniyet ve huzuru için karada, havada, denizde mücadele ederken şehit düşen tüm kahramanlara Allah'tan rahmet ve mağfiret diledi.
Sınırların içinde ve dışında fedakarca görev yapan askerlere muvaffakiyetler dileyen Erdoğan, yeni tip denizaltı projesinin ikinci denizaltısı olan Hızırreis'in havuza çekim işleminin yapılacağını ve 6. denizaltı Selmanreis'in de ilk kaynağının gerçekleştirileceğini söyledi.
Erdoğan, yeni tip denizaltıların teknik özellikleri itibarıyla göz doldurduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"Su üstünde 1856 ton, dalmış halde 2 bin 42 ton ağırlığa sahip denizaltılarımız 300 metreden fazla derine inebiliyor. Su altında 3 gün görev yapabilen denizaltılarımız 12 hafta boyunca ikmalsiz suda kalabiliyor. Su altı, su üstü ve kara hedeflerine karşı etkili silahlarla donatılan denizaltılar değişik tipte torpido, füze atabilme ve mayın dökebilme kabiliyetlerine sahiptir. Havadan bağımsız tahrik kabiliyeti olan denizaltılarımıza milli torpidomuz Akya ile milli gemisavar füzemiz Atmaca'yı entegre ediyoruz. Yeni tip denizaltı projemizde ilk denizaltı Pirireis'in bu yıl içinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığımıza teslimini gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bugün havuza çekim işlemini yaptığımız Hızırreis denizaltımızın 2023'te, Selmanreis'in ise 2027 yılında hizmete girmesini planlıyoruz. Bu seneden itibaren her yıl bir denizaltımızı hizmete alarak, 2027 yılına kadar 6 adet yeni tip denizaltımızı donanmamıza kazandırmış olacağız."
Erdoğan, bu kritik projede yaklaşık 30 yerli firmanın, denizaltı platformu ve su altı teknolojisine yönelik tasarımları ve üretimleriyle sorumluluk üstlendiğini kaydetti.
Ayrıca pek çok firmanın da alt yüklenici olarak denizaltıların üretim sürecine katkı sunduğunu belirten Erdoğan, denizlerdeki güce güç katacak bu denizaltıların inşa edilmesinde emeği geçen herkese teşekkür etti.
"MİLGEM'in inşasına 2025'te Gölcük Tersanesi'nde başlıyoruz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çok değil daha 15-20 yıl öncesine göre hayal dahi edilemeyen bu başarıları önemsiyor, ancak yeterli görmüyoruz. Savunma ürünlerinin tasarımından imalatına kadar her safhasında yerlilik oranlarımızı en üst düzeye taşımaya çalışıyoruz. Reis sınıfı denizaltılarda mevcut sistemlerin geliştirilerek kullanılmasına yönelik araştırma geliştirme faaliyetlerine başladık. Yerli ve milli yakıt pili, ana elektrik motoru, batarya ve çeşitli tipte sonarların geliştirilmesine öncelik veriyoruz. Diğer savunma sanayi hamlelerimizde olduğu gibi burada da hedefimiz milli denizaltı projemizi hayata geçirmektir. Milli dizayn ve ağırlığı milli sistemlerden oluşacak milli denizaltımız MİLGEM'le ilgili hazırlıklarımız son sürat devam ediyor. MİLGEM'in inşasına inşallah 2025 senesinde Gölcük Tersanesi'nde başlıyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Reis sınıfı 6 denizaltının imalat aşamalarında elde ettikleri tecrübeleri milli denizaltı üretim sürecinde kullanacaklarını söyledi.
"Milli denizaltımızı 5-6 sene içerisinde Deniz Kuvvetlerimize teslim etmeyi planlıyoruz." diyen Erdoğan, MİLDEN Projesi'nde görev alan firmalara, resmi kurumlara, mühendisinden işçisine kadar herkese şimdiden başarılar diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizler eskilerin tabiriyle 'feleğin çemberinden geçmiş' bir milletiz. Tarihimizin hiçbir döneminde emeksiz, zahmetsiz, bedel ödemeden bir imkana sahip olmadık. Bugün üzerinde yaşadığımız vatan toprakları dahil. Her kazanımımız için çok zorlu mücadeleler yürüttük. Malazgirt'ten başlayıp Çanakkale'ye ve Milli Mücadele'ye kadar tarihin her döneminde istiklalimize ve istikbalimize yönelik tüm saldırıları canımızla, kanımızla zafere ulaştırdık. Son 40 yıldır bölücü teröre karşı sürdürdüğümüz bu mücadelede binlerce vatan evladını ömürlerinin baharında toprağa verdik. Dost bildiğimiz ülkelerin ihanetlerine, müttefik, özellikle ilişkilerinin olduğu devletlerin ayak oyunlarına rağmen bunu başardık." diye konuştu.
Kıbrıs Barış Harekatı sebebiyle Türkiye'ye uygulanan haksız, hukuksuz yaptırımları asla unutmadıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"İnsanımızın canına, malına, hürriyetine kasteden teröristlere yönelik meşru sınır ötesi harekatlarımız nedeniyle hedefe konulduk. DEAŞ'la sahada göğüs göğüse mücadele ettiğimiz dönemlerde bile akla hayale girmeyecek ithamların, iftiraların muhatabı olduk. Öyle ki DEAŞ'ın sınır illerimizi hedef alan roket saldırıları ve terör eylemleriyle boğuştuğumuz günlerde adeta yangından mal kaçırırcasına ülkemizdeki hava savunma sistemleri sökülüp götürüldü. Bize parasıyla verilmeyen silahlar, 'DEAŞ'la mücadele' kılıfı altında eli kanlı terör örgütlerine bedelsiz olarak on binlerce tırla aktarıldı.
Terörizmle ve düzensiz göçle mücadelenin en ön safında yer alan Türkiye, güney sınırı boyunca bir terör koridoru marifetiyle kuşatılmak istendi."
"Suriye'de binlerce masumu katleden terör elebaşıları kırmızı halılar serilerek karşılandı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "15 Temmuz gecesi demokrasimize kasteden, 251 evladımızı şehit eden FETÖ'cü alçaklar, komşularımızdan başlayarak birçok Avrupa ülkesi tarafından korundu, kollandı, himaye edildi. Vatandaşlarımıza vize konusunda olmadık engeller çıkaran bu devletler, demokrasi ve halk düşmanlarını sorgusuz sualsiz bağırlarına bastı." dedi.
Suriye'de binlerce masumu katleden terör elebaşılarının, "kırmızı halılar serilerek" karşılandığını, Batılı liderler tarafından başkanlık saraylarında ağırlandıklarına dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bizimle görüşmelerinde sürekli hukuktan, adaletten, demokratik değerlerden dem vuranlar, eli kanlı katilleri baş tacı etmekten utanmadılar. Bugün Ukrayna'daki başarılarıyla adına şarkılar bestelenen silahlı insansız hava araçlarımız, Karabağ Savaşı'nda masumları katleden ölüm makineleri olarak yaftalandı. Bugün Türkiye'nin NATO'nun güvenliğine yaptığı katkılardan övgüyle bahsedenler, daha düne kadar Libya'da ve Suriye'de attığımız adımlar dolayısıyla ülkemizi acımasızca eleştiriyorlardı. Yakın tarihimizden başlayarak şöyle geriye doğru bir fikri takip yaptığımızda karşımıza çıkan manzara şudur: Türkiye, ne savunma ihtiyaçlarının giderilmesinde ne meşru sınır ötesi harekatlarında ne de 40 yıllık terörle mücadelesinde müttefiklerinden beklediği desteği görmemiştir. Destek ve katkı bir yana, ülkemiz çoğu zaman gizli, açık yaptırımlara, ambargolara, tehdit, baskı ve şantajlara maruz bırakılmıştır. Çifte standart, bu süreçte çok iyi bildiğimiz, sık sık tecrübe ettiğimiz, iliklerimize kadar yaşadığımız, muhataplarımızın da her fırsatta yüzüne vurduğumuz bir vaka olmuştur."
"Ucu açık diplomatik ifadelerden ziyade somut adımlar görmek istiyoruz"
Bölgede meydana gelen kritik hadiselere rağmen özellikle güvenlik ve savunma konularında aynı tutumun ısrarla sürdürüldüğünü gördüklerini vurgulayan Erdoğan, şunları dile getirdi:
"NATO'da ve üyesi olduğumuz diğer uluslararası kuruluşlarda oynadığımız hayati rol apaçık ortadayken kimi müttefiklerimizle hala yaptırımların kaldırılmasını konuşuyor, özellikle de İsveç'in şu anda bize karşı yaptırım uygulamasını hiçbir şekilde bir kenara koyamayız. Bunların makul bir izahı da yoktur. İttifak dayanışmasının en üst düzeyde tutulması gereken bir dönemde ipe un serme politikasından vazgeçilmeli, terörle mücadelede destek ve yaptırımlar başta olmak üzere Türkiye'nin haklı beklentileri karşılanmalıdır. NATO için bedel ödeyen özellikle bir ülke olarak milli güvenliğimize dair hususlarda ucu açık diplomatik ifadelerden ziyade somut adımlar görmek istiyoruz. Temel güvenlik hassasiyetlerinin gözetilmediği bir genişleme politikasının ne bize ne de NATO'ya hiçbir hayrının dokunmayacağına inanıyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "kötü komşu insanı hacet sahibi yaparsa" karşılaşılan çifte standartların da Türkiye'yi özellikle savunma sanayisinde imkan sahibi yaptığını söyledi.
Göreve geldiklerinde savunma sanayisinde yüzde 80 dışa bağımlıyken bugün yüzde 70'in üstünde yerlilik ve millilik oranına ulaştıklarına dikkati çeken Erdoğan, halihazırda yarısını son 5 yılda başlattıkları 750'nin üzerinde savunma sanayi projesi yürüttüklerini kaydetti.
Erdoğan, Mavi Vatan'ın güvenliği için donanmayı daha güçlü ve caydırıcı kılacak birçok projeyi hayata geçirdiklerini söyledi.
Milli savaş gemileri, amfibi gemileri, test ve eğitim gemisi, denizaltı kurtarma ana gemisi, sahil güvenlik arama kurtarma gemisi, lojistik destek gemisi, süratli devriye botları, SAT botları, acil müdahale dalış eğitim botları, karakol botları, kontrol botları gibi stratejik projeleri başarıyla uyguladıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ayrıca silahlı insansız deniz araçları üretiyor, bunların sürü şeklinde hareket eden daha ileri versiyonları üzerinde çalışıyoruz. Şimdi sırada çok maksatlı amfibi hücum gemimiz Anadolu, denizde ikmal muharebe destek gemimiz, İ sınıfı fırkateynlerimiz, bu arada TF 2000 hava savunma muhribimiz ve nihayetinde uçak gemimiz var. Envanterimizde bulunan birçok deniz aracımızı son teknolojiler ekleyerek modernize ediyoruz." bilgisini paylaştı.
"Savunma sanayisinde tarih yazmaya devam edeceğiz"
İnşa ve modernize edilen deniz araçlarını silah, radar, muhabere ve elektronik sistemlerle donattıklarını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Ülkemiz, halihazırda dünyada bir savaş gemisini milli olarak tasarlayan, inşa eden ve idamesini gerçekleştirebilen 10 ülke arasında yer alıyor. Bütün bu faaliyetler şahsi desteğimizle güçlendirdiğimiz Savunma Sanayii Başkanlığımızın, ordumuzun, tersanelerimizin, üniversitelerimizin, özel sektörümüzün ve özellikle KOBİ'lerimizin ahenkli çalışmasıyla hayata geçiyor. İnşallah bu sinerjiyi koruyup kamu-özel tam bir uyum içinde çalışarak savunma sanayisinde tarih yazmaya devam edeceğiz. Türkiye'yi bu alanda dünyanın en güçlü ülkelerinden biri yapana kadar durmayacağız."
Denizaltıların Türkiye'ye ve donanmaya hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, emeği geçen tüm kurumları ve yüklenici firmaları tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, buradaki son teknik adımları atıp bugün Kartepe'de, Adana'daki törenden dönerken ebediyete uğurladıkları Sude Naz Akkuş'un cenaze törenine katılacağını sözlerine ekledi.
Törenden notlar
Törene Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, MHP Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı, Gölcük Tersanesi Komutanı Tuğamiral Mustafa Saygılı katıldı.
Bandonun tören mevkisine gelmesinin ardından İstiklal Marşı okundu, törende denizaltı inşa videosu izletildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından Selmanreis Denizaltısı'nın ilk kaynağını yaptı. Erdoğan ve beraberindekiler, daha sonra hatıra fotoğrafı çektirdi.
Hazır raporu verilen Hızırreis Denizaltısı'nın, Erdoğan'ın izninin ardından havuza çekim işlemi başlatıldı.
Tören sonrası Hızırreis Denizaltısı'nın yer aldığı resim ve maketi Cumhurbaşkanı Erdoğan'a takdim edildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tören alanından ayrılmadan önce, "Değerli dostlar, tüm burada çalışan kardeşlerim, bu emeklerinizi, bu millet hiçbir zaman unutmayacaktır. Hele hele bu eserler, baki kaldığı sürece sizler hep hatıralarımızda anılacaksınız. Bu vesileyle şahsım, milletim adına tekrar sizlere şükranlarımı arz ediyorum. Sizleri Allah'a emanet ediyorum." ifadelerini kullandı.